21 Kasım 2013 Perşembe

İtaat Bağlarına Göre Köle Türleri ve İdeal Köle Hakkında

KÖLE İLE EFENDİ ARASINDA NE TÜR BAĞLAR VARDIR?
Birçok kadın okurum bana mesaj yazmaya devam ediyor. Özellikle efendileri ya da efendisi olmasını hayal ettigi erkek arkadasları  ya da kendi içlerindeki itaat hisleri konusunda bana danışıyorlar. Güzin Abla gibi hissettiğim olmuyor değil:)

Bu soruların sahiplerine fikir vermek adına  itaat bağlarını yazmaya karar verdim. Cok bilinen literatürde de geçen kavramları bir anımsatmakta yarar var. Literatür derken BDSM literatürü degil gayet modern sosyoloji literatüründen sözediyorum:)









Gelelim yazımıza....

Efendinin Otoritesi ve Kölenin İtaati

Uzun zamandır yazmadım. Yoğunluk ve bir geçiş dönemi diyebiliriz özel hayatımda...Ama kafamda blog icin notların hep var. Yine her zamanki doğaçlama tarzımla bunları yazıya dökmeye çalışacağım. Genelde geceleri yatmadan önce zaman ayırabildigim icin yine biraz hızlı ve genel olacak bu da sanırım.

Gelelim yazımıza.... Bu yazıda İtaat ve Otorite kavramından sözedeceğim.










9 Eylül 2013 Pazartesi

Herşey Seks Mi?



İçlerine sinmeyen  bir takım  ilişkiler hakkında konuşulurken bazı kişilerin şu yorumları yaptıgını biliriz.
 
- “olaya sadece seks gözüyle bakıyor”
-“İçinde duygu olmayan bir ilişki”
-“Hayatta herşey seks değil”
-"Sürekli seksten söz ediyor"
BDSM gözlüğüyle (Elbette ki RED DOMINUM’un subjektif gözlüğüyle) baktığımızda ise  bu yaklaşımları şöyle analiz edebilirim.

3 Eylül 2013 Salı

Kücük Öyküler 1: Köleliğe Kabul

Sevgili blog takipçilerinden gelen sitemler sonucu  yazacak konuları netleştirmediğimden dolayı en azından küçük anektodlar ve öykülerle köle efendi ilişkisini aktarmaya karar verdim.

Ana yazılarım oluşana kadar küçük öyküler size renk katabilir diye düşündüm. Bir de "Seks yazın yaaaa" diyen bir okurum vardı. Bir parça onu da mutlu eder belki bu yazdıklarım. Kimbilir:)))

Yazılarımı kısıtlı zamanlarda aceleyle yazdığım için yazım hatası sayılmayacak ama "tashih" dediğimiz tapaj hatalarımı hoş göreceğinizi biliyorum. Yazıp sonra bir de düzeltmekle uğraşamıyorum....

İlk öyküm,  köle seçen bir Efendi'nin doğru köleyi bulduğu an'a ilişkin bir küçük öykü...Uzatılabilecek daha da keyifli hale getirilebilecek bir konuydu. Fakat uzatırsam küçük öykü olma mantığı  nerede? diyecektik. Kısa bir film karesi diye okuyun bence sadece...Umarım beğenirsiniz.


13 Ağustos 2013 Salı

Kadının baştançıkarıcılık gücü ve Efendi Olmak

Efendinin kendini kadının gücüne teslim olmamakla tanımlamasından sözedeceğim bu yazıda.

Doğru duydunuz. Kadının gücü... "Reddominum çıldırmış olmalı , kadının güçlü olduğunu yazıyor"  falan diye düşünmeyin acelecilik edip:))

Bu yazıda kadının doğasında taşıdığı  ve her an kullanımda olan (dursa ve birşey yapmasa bile) BAŞTANÇIKARICILIK GÜCÜ'nden sözedeceğim. Efendinin de bu güç karşısındaki duruşuna dair çıkarımlarımı aktaracağım..

Baştançıkarıcılık deyince akla hemen herkesin lise ya da üniversitede okuduğu  , Danimarkalı yazar Soren Kierkegaard'ın "baştançıkarıcının günlüğü" kitabı akla gelebilir. Oysa bu yazı tam da Kierkegaard'ın tersi görüşler içeriyor. Kierkegaard aşığın sevgili adayını nasıl baştan çıkarması gerektiğinin teorisini yazmış. Oysa ben baştancıkarma gücünün ne bela bir şey olduğunu ve ilişkilerin düzenini nasıl bozduğunu yazacağım.

2 Ağustos 2013 Cuma

Efendinin İç dünyasından Köle Efendi İlişkisi..yazılmamış bir yazı üzerine notlar




Bu yazıyı okurken bu müziği de dinlemelisiniz.

Şimdiye kadar hep onun yazdıklarından dinlediniz hikayenin içsel boyutunu. Ben özellikle iç dünyamı yansıtmamaya gayret edip felsefenin ve mantıgın ve de ilişkilerin dünyasından yazdım..

Belki artık oına bir gorev verdigimde, beni utandırdıgında,  benim yanımdayken, yanımda degilken, gülerken, aglarken, kırbacımı yerken, utangaçça cocukca gülümserken, küçük şeytan gibi birşeyleri benden saklarken,  ben bin türlü sorunla boğuşurken  onu da aynı zamanda taşımaya çalışırken iç sesimdeki öykü, film kareleri, hisler nelerdi? bunları hiçkimse duymadı henüz...

Belki bir gün bir yazı yazarım. Bu kez de Efendi'nin iç dünyasında neleri yaşadığını okursunuz belki de...yazının başlığı da "Bir Köle , Bir Aşk" olur sanırım....

Bu yazıyı yazarken sanırım şunu dinlerim. Donizetti Bey'den Elixir of love 'ın "Uurtna Fiva Lagrima "  parçası....

Evet bu yazıda nelerden sözederdim? Mesela, başlarken nasıl bir ruh halinde onun kölelik istegini kabul ettim?

25 Temmuz 2013 Perşembe

Muzik ve bdsm...Bazen ses koku gibidir, ruhunuza işler

Bu parçayı dinleyip gözleri kapatmak kimilerine iyi gelebiliyor...

http://www.youtube.com/watch?feature=player_detailpage&v=o-bBIqPQlKI

16 Temmuz 2013 Salı

ZORLUKLAR HAKKINDA

THKP-c önderi devrimci, Mahir Çayan'ın  sık kullandıgı bir söz vardır. "Devrim yolu engebeli , dolanbaçlı ve de sarptır" der.  Şimdi diyorsunuz ki Reddominum gezi olaylarından gaza(biber gazı) geldi ve thkpc'nin kesintisiz devrim kuramına giriş yapacak .Hayır ! Sadece cok istenilen bir seye dogru ilerlerken , karşımıza büyük zorluklar cıkar hep.  Şöyle bir kendinize sorun: Hayatta neyi çok istedim de hemencik oluverdi. Bazı şeyler basittir ama kolay degildir. Bakın tekrar ediyorum, aslında öyle basittir ama hiç de kolay degildir.











10 Temmuz 2013 Çarşamba

Venedik Taciri ve Efendi'ye Teslimiyet

Shakespeare'in çok sevdigimi ve çağının ötesinde büyük bir şair olarak bende özel bir yeri olduğunu belirtmem gerekiyor.

En sevdigim oyunlarından biri Venedik Taciri. 2 farklı yorumunu devlet tiyatrosunda izlemiştim. BDSM ile  Sheaspeare'in ne ilgisi var demeyin şimdi.


 Çok ilginizi çekecek ve seveceğiniz bir repliği paylaşacağım bu oyundan sizinle....



3 Haziran 2013 Pazartesi

DİRENİŞ DENİLEN ŞEY DAYANIŞMAYI ÖĞRENMEKTİR





Direnişin gerçek anlamı DAYANIŞMA'dır.

Her düşünceden her fikirden vatandaşın sokaktaki birlikteliği inanılmaz!

Birbirimize su, ilaç, el uzatmaktır yani dayanışmadır aslolan.

Direniş bazen kısa vadeli kazançlar için değil  hatta çoğu kez , "bir aradalık" hissi ve dayanışma ruhunu öğrnmek için uzun vadeli kazançlar için yapılır.

Direniş denilen şey, dayanışmayı öğrenme yolculuğudur.

 

29 Mayıs 2013 Çarşamba

Genlerdeki İtaat İzi ve Zorlanmanın Tarihi


Liseli kızlar hayattan bezmis liseli erkekleri neden begenmezler düsündünüz mü? Hatta "hayat cok anlamsız ve sıkıcı" modunda gezen bu liseli erkekleri ayıplarlar . Bu erkekler için "Gencecik onunde koca bir hayat olan bir erkek nasıl bu kadar vurdumduymaz ve hayattan bezmiş durumda olabilir ?" diye düsünebilirler.

Ya da bırakın bunu , liseli genç kızlar neden liseli erkeklere değil de daha çok yetişkin ve hayata karışmış erkeklere hayranlık duyup onlardan etkilenirler genelde?

Sizce neden olabilir?? Bu yazımda buradan çıkıp kölenin neden zorlanmayı sevdiği ve itaatin kökleri üzerine fikirlerimi yazacağım sevgili blog okurlarım..




.

28 Mayıs 2013 Salı

Submissive Kadınların 2 Türü



Öyle ya da böyle özünde bir submissive kadın submissive'dir. Bu anlamda submissive kadınların bir farkı yok.


Önemli olan bir submissive kadının , kendi içinde barındırdığı itaatkar ruhla olan ilişkisidir.

İşte tam bu noktada itaatkar ruhlu kadınları gayet rahat iki kategoride değerlendirebilirim. Bu yazıda bunlara değineceğim...




7 Mayıs 2013 Salı

Submissive'ler ve saçmalamalar üzerine beyin fırtınası

Saçmalamayan submissive ifadesi bir oksimoron'dur. Doğası gereği saçmalıklara açık olur.

 Neden mi? Cunku eger bir insan submissive ise , hele ki efendi kole ilişkisine girmiş ya da hazırlanıyorsa zaten toplumsal olarak sunulan alternatif ve perspektiflerin dışında şeyleri deneme cesareti taşıyan biridir.

Denedikçe kendinde gelişen, "aman ne olur ki?"  ya da "benim yeni normalim bu, hiçbirşey konsunda kendimi sınırlamamak" seklindeki refleksine  yenik düşer sürekli.

22 Mart 2013 Cuma

ŞEYTAN VE TANRININ SAVAŞI

Bugün iyi tanrıyla kotu tanrı arasındaki mücadeleyle ilgili düsüncelerimi yazacagım. Blogla ne ilgisi var bilmiyorum. Unutmamak için fikrimi bir yere not almam lazımdı , karsımda pc acık olunca bloga yazayım dedim.
Lucifer

ŞEYTAN (Lucifer) yani kötü tanrı  ile RAB, İLAH, ALLAH, LORD diye anılan iyi tanrı arasındaki ilişkiye gelelim.


Şimdi icinde TANRI lafı gecen herseye gece fazla kurufasulye yemişcesine osurarak tepki verenlere bir acıklama yapayım. Şeytan tanrı degildir falan diye osurmaya başlayabililer yazımı okurken....

Bugün bildigimiz şeytan kavramı cok yenidir. Yani 3000 yıl önce Tevratı yazan kişilerin yarattıgı bir kahramandır. Ondan 1000 yıl sonra da İsa'nın sozettiği ve  Ondan da 550 yıl sonra Muhammedi'lerin kitabında yazdıkları seytan vardır. Bildigimiz populer seytan bu bestseller kitaplardan okudugumuz ve hayal ettigimiz birşey.

18 Şubat 2013 Pazartesi

Sen evet sana sesleniyorum sevgili itaatkar ruhlu kadın! -2

Evet senin için yazıyorum bunu.
Oralardasın.
Uzaktan blogumu takip ediyorsun.
Grinin 50 Tonu diye vasat bir best seller kitap çıkınca , kendi hislerinden daha da emin oldun ve daha da özgüvenle ne istediğini, içindeki itaatkarı daha iyi keşfettin.

Böyle kitapları ve blogları gördükçe, aslında içine hapsettiğin o itaatkar küçük köleyi  serbest bırakmaya karar verdin. Hala çekiniyorsun ama artık yüzünde kimsenin göremediği küçü bir gülücükle dolaşmaya başladın bile.

Oradasın ve bunları okuyorsun!

Köle Adaylarının Dikkat Etmesi Gereken 3 Şey. SSC

BDSM jargonunu az çok bilenlerin duyduğu bir kavramdır SSC. Yani Safe (Güvenli), Sane( Makul ve İnsaflı) ve Consensual(Gönüllü).
BDSM bayrağı ve logosundaki ying yang benzeri 3 bileşen işte bu SSC'dir.

Aslında hakkında yazı yazmaya bile gerek olmayan 3 kavram. Köle ve Efendi arasındaki ilişkideki sağduyuyu "Vicdansız ile Sadist" adlı yazımda belirtmiştim. Gelin şimdi bunun BDSM literatüründeki karşılığını anımsayalım bugün.


CONSENSUAL yani GÖNÜLLÜLÜK ve RIZA konusundan başlayalım.

24 Ocak 2013 Perşembe

Ceza, Küçük Kızlar ve Ayıcık Oğlanlar



Küçük Kızlar ve Cezalandırılmak:



Küçük kızların Efendilerini hiç üzmek istemediklerini biliyoruz.

 Zaaflarına yenilip ya da özensizlik yüzünden Efendilerini üzen köleler  de bunun cezasını çekmediklerinde hep kendilerini kötü hissederler.


Efendinin cezayı vermesi kendi Ego'sundan değil kölenin bunu HAKETMİŞ olmasından kaynaklıdır.

Evet , ceza bir hakediştir. Alacaklısı da küçük kölemizdir.

Dik Başlı Değil Başı Dik Olmak



Benimkinde ya da kölemin blogunda rastlamışsınızdır. Kölenin başı her zaman dimdik olmalı diye yazarım. Bir takım çok bilmişler de , sözde açık yakaladık diye sevinerek, "Efendi köleyi bu kadar ezerken dışarıda sosyal hayatta o kölenin başının dimdik olması mümkün değil" gibi ahkamlar kesmişlerdi diye anımsıyorum.

Bugün Dişiköle'den bana bir SMS mesajı geldi. "Efendim bugün işyerinden bir kız arkadaşımla yemek yiyiyorduk. Bir konuda konuşurken  "Ne kadar da kendinden emin ve kararlı bir duruşun var birkaç aydır" dedi."