29 Aralık 2011 Perşembe

Kölelik ve Disiplin (2)

Akıllı bir köle, havalar gayet iyi giderken yani beklediği tür  disiplin kuralları ve emirler geldikçe muhteşem saygılı ve itaatkar bir duruş sergileyebilirler.

Disiplin eğitmlerinin 2. aşamasına geçildiğinde ben kölemin kararsız kalacağı  durumlar yaratıp onda "stress" ve  baskı altında olma psikolojisi yaratırım. Böylece asıl gerçek tepkinin baskı ve stres altında  nasıl yönetildiğine bakarım.

Stres altında genelde köleden saçmalık  ifade eden davranışların çıktığını görürsünüz.Bu bir öğrenme deneyimi oluşturur...

Köleyi eğitim amaçlı çatışma yaratacak bir duruma sokarsınız. Köle neyin doğru neyin yanlıs oladugunu muhtemelen ayırt edemez ve sacmalar. Bu sacmalama davranısını ona gösterir ve yüzlesmesini saglarsınız.. Sözkonusu  sacmalıgın  altında yatan nedeleri kölenizle tartışır ve hatta ona geribilidirim verirseniz onun gelişimine en büyük katkıyı yapmıs olacaksınız. Sözlerle anlatamadıgınızı onun stres altındaki sacmalıklarıyla eğtiime çevirebilirsiniz.

26 Aralık 2011 Pazartesi

Cinsellik Mi Yoksa Ruhsal Bağ Mı?

Bir köle ile efendisinin arasındaki en önemli oyun alanlarından biri cinsellik olarak bilinir. Kısmen de doğrudur. Fakat BDSM ya da bırakalım etiketleri ve kolayından köle efendi ilişkisi diyelim, bu ilişkinin asıl odak noktası kölenin ruhunun efendiye ait olmasıdır. Ruh ile birlikte depozitosuz şekilde beden de yanında geliyor.

Ruh konusuna birazdan tekrar döneceğim, şimdi  köle efendi ilişkisinin bir seks ilişkisi ve cinsel coğrafyada dansedilen bir ilişki olmadığını ortaya atacağım.
Aslolan efendi ile köle arasındaki ruhsal derinliklerde oluşan bir aidiyet bağıdır. Sahip'in arzularına , tepkilerine, ve zorlayıcı görevlerine hizmet etmek kölenin bedeninin değil RUHUNUN bir işlevidir. Özellikle de kölelerin pazardan parayla satın alınmadığı, köle kadının beyni ve ruhunun gönüllü şekilde itaatiyle teslim olduğu bir yüzyıldaysak, zor bedene sahip olmak değil, beyni ve ruhu fethetmek gereklidir.

Savaşta zorla ele geçirilen ve bedenine kelepçe vurularak köleleştirilen kadınlardan sözetmiyoruz. Ruhu ve beyniyle tüm haklarını efendisine veren ve efendisini mutlu ettikçe mutlu olan kadından sözediyoruz.

Durum böyleyken,  zorla sahip olunan bir beden değil,  karşılıklı ruhsal derinlik içinde oluşan bir itaat ve sahiplik ilişkisinden sözediyoruz.

25 Aralık 2011 Pazar

Kadın Niçin Köle Olur ?

 Yanıtı olan bir soru gibi algılanmasın bu başlık? Bu konudaki gözlemim ve çıkarımlarımı yazıyorum sadece.

Aslında tek bir yanıtı yok bir kadının köle olmasının. Her birinin oyküsü farklı.

Benim her birinde ortak gözlemim ,  kadın kimliğinin itaatkar ve hizmetkar yanını keşfetmiş ve burada kendini bulmuş olmaları kölelik  ruhunu  bazı kadınların içinde yaşatıyor. Öyle ki, şu anki kölem bazı şımarık kızları görünce "Keşke bir erkek şu şımarık kadını evire çevire bir dövse" diye içinden geçirdiğini söyledi bana. Kadın kimliğinin disipline edilmesi gereken, efendisine kendini  teslim etmesi gereken ve efendisine hizmet etmesi gereken bir kimlik olarak gormek ve kadının en anlamlı kimliğinin bu oldugunu dusunmek. Ortak noktaları bu.

Elbette başka konular da var.

Bazi konular freudian olarak acıklanabilir. Yani eskiden yaşadıklarının bilinçaltında oluşturduğu kölelik ruhu ya da submissive eğilim Bazen de sadece köleliği keşfedip kadın kimliğini burada bulmak ve kendini öyle iyi hisettmek bazen de fantazi olsun diye bunu yaşamak. Öncelikle bunlara bir bakalım.


19 Aralık 2011 Pazartesi

Sıradışılığın Karşıkonulmaz Cazibesi

Kölemle iyi anlaşıyoruz. Güzel yanı şu ki, sıradışılıktan besleniyor o da benim gibi.

Seks'i sadece o bildik tensel hazlar için değil gerçekten heyecan ve sıradışılığın coğrafyasında gezmek için bir araç gibi görüyoruz çoğu kez.

Kölemdeki sıradışılıktan beslenen ruhu keşefettikten sonra onun elinden tutup, güvenle çeşitli yolculuklara çıkartıyorum.

13 Aralık 2011 Salı

Teslimiyetin O Mucizevi Gücü

Birine tamamen teslim olmak....Size herseyi yapma ve yaptırma hakkını kendi ellerinizle bir başkasına vermek. Normalde asla katlanamayacagınız tavır ve davranışlara maruz kalmak. İradeniz dışında size herşeyin yaptırtılabilmesi.




Korkunç mu geliyor kulağına?  Mesela gözlerin bağlı  cırılciplak diz cokmussun. Ve ne zaman bitecegi bilmeyen kırbaçlar iniyor sırtına.
Ya da zor bir pozisyonda vucudunu tutmak ve "O" izin vermeden o pozisyonu bozmamak....
Her türlü küfür ve aşağılayıcı sözün söylenmesi ve bunun sonunda "tesekkur ederim efendim" demek zorunda kalmak...

Normal'de istemeyecegin birşey evet! Daha şimdiden bunları okurken bile nefret hissi uyandırmaya yetmiştir değil mi?


Peki ya içinde bir yerlerde böylesine bir teslimiyet hissi yatıyorsa?

İşte kölenin beyni bu zor anlarla yüzleşme cesaretini bulabilen bir beyindir. Bedenin ya da ruhunun maruz kaldıgı aşağılanma ya da zorlanmayla ilgili olarak kendini suçlamaz köle. Bu nedenle de içindeki "id", "ego" ve dış ses gibi gelen "super ego" ile gerginlik yaratıcı bir mücadeleye de girmez. Bedenini ya da ruhunu kendisi aşağılamıyor cünkü. Onu savunmaya da kalkmaz. Teslimiyet ile dans eder köle. Bedensel teslimiyet kölenin beynini özgürleştiren yegane şeydir. Ego ya da superegosuna verecek güçlü bir yanıtı vardır çünkü. "Ben bedenini teslim ettim , bundan ötesi yok, sizlere yanıt vermek zorunda degilim, bedenim de benim degil, o yüzden bana hesap sormayın" der içindeki isyankar seslere.
Kendini bedenen sıfırlayıp teslim ettigi için, egosuna yanıt verecek kimse de kalmamıstır zaten ortada. Bu nedenle sıradaki bir sonraki bedensel ve ruhasal aşağılanmayı da kolayca gogusler. Hatta içinde bir direnç noktası olmaması köleyi özgürlestirir. İçinde ve yüzünde güzel bir gülücük bile oluşturabilir bu özgürleşme.

Psikolojideki internal locus of control  yerine external locus of kontrol koyulmuştur. Yaşadıklarının maruz kaldıklarının sorumlulugu guvendigi birine aittir. Efendisine! Efendi, bu iradeyi değerli bir emanet gibi taşır ve köle adına saklar. Kölenin güvende hissetmesinin nedeni budur.

External locus of control  köleye sucluluk duygusu yaşamaması için alan açar. Aksine efendisinin ona yaşatacagı  ve normalde egosunun direnecegi herseyi rahatlıkla yapar.  Evet biraz çekinebilir ama teslimiyetle çekince arasındaki mesafe bir pamuk ipligi kadar belli belirsizdir.
Bu durum, efendisinin kölesine iyi ve şefkatli davrandıgında da kölenin şımarmamasını sağlar. Efendisinden gelen şevkat de, aşağılama da  eşit derecededir onun için. Hatta fazla şımartılmak kölenin ego ve superegosunu tekrar uykudan uyandırabilecegi icin kendisine fazla narin davranılmasını tercih etmez akıllı bir köle. Sürekli uyanıktır ve  "acaba efendim beni test etmek için mi bu kadar narin davanıyor bana? Hmm  ben yine de disiplinimi bozmayayım " bilincini taşır iyi bir köle. 

Efendisine teslim olan bir kölenin, tam teslimiyetle barıştığı an onun özgürleştiği andır. Yani bir sonra başına gelecekleri bir öncekinden daha kolay kabul eder. bunu sadece efendisinden çekindigi ve ona saygısızlık yapmaktan korktugu icin degil, gerçekten ozgurlestigi için kolay kabul eder.  Özellikle fiziksel aşağılanmalar ve fiziksel acı, sadece basit bir acı eşiği ile açıklanacak bir  katlanma değildir. Beyinsel teslimiyetin bedendeki yansımasıdır. Bu nedenle beyinsel olarak teslim olmayan bir köleye acı eşiği kadar fantazi arkadaşlıgı edersiniz sadece. Oysa gerçek bir köle beynini teslim ettigi noktada acı eşiği gibi bir kavram saçma ve gereksiz durur o ilişkide.

Ruhun karanlıkta parlayan bir çakıltaşına doğru uçmasıdır kölenin özgürleştiği teslimiyet an'ı. Ve her teslimiyet anını yaşarken tekrar ve tekrar uçar o parıldayan çakıltaşına doğru.

12 Aralık 2011 Pazartesi

Submissive Kadını Gözünden Tanımak

Nasıl oluyor bilmiyorum ama submissive kadını gozunden tanıyorum. Aklından geçenleri çırılçıplak okuyabiliyorum. Son 7-8 yıldır böyle.
Saygı duymaya başladığı bir erkek karşısında degisen tavırları, ceza ve ödüle yakın ruh hali, hizmetkar  eğilimleri, bedenini dünyanın en kıymetli nesnesi olarak gormeyen sıradan bir vucut oldugunu  farketmis rahatlıgı, gözlerime bakarkenki sirin gulumsemesinin ardındaki itaat yakarışı. Seni tanıyorum!
Ve senin kucukken tacize ugramıs olman, babasız yetismis olman ya da sorumsuz bir baba figürüne sahip olman, ensest falan gibi konulardan kaynaklanmadan da  submissive olabilecegini görmek  yüzümü gülümsetiyor.

Bu dünyada kendini en iyi sen taniyorsun. Evet. ama benim gozumden asla kaçmıyorsun ve bunu biliyorsun. Sadece emin olmak için dillendirme cesaretin yok. Görülmeyi farkedilmeyi hayal ediyorsun. Seni teslim almamı ve kucagımda kollarımda huzur bulmayı düşlüyorsun.


O değersiz bedeninin birazcık acıdan nasibini almasına bile razısın ve hatta bunu arzu ediyorsun. Görüyorum seni, suskunlugum sadece simdilik seninle ugrasmak istemiyor olmamdan kaynaklı

16 Kasım 2011 Çarşamba

Gel dizimin dibinde emrimi bekle sevgili oyuncağım

Sen!
Kendi isteğinle emrime ve zevkime itaat etmeyi seçen,
Sevgi , saygı ve özenle yaklaşarak eğitilmeyi disipline edilmeyi isteyen
Bedeninin her noktasıyla bana teslim olup, benim oyuncağım olmayı deli gibi isteyen,
Şablonlardan kurtulup, benimle ya hiç iletisim kurmamak ya da en sağlıklı iletişimi kurmak arasında doğru tercihi yapma cesaretini gösteren....
Sen!
Kölem...



Gel dizimin dibinde otur ve emirlerimi bekle...
Suskunluğumun yarattığı boşluğa sıkılmadan bak
Sana hep öğrettiğim gibi başın her zaman dik,  gözlerin mutluluk dolu olsun
Sen!
Sırtında dış izlerim, kemerimin ve kamçımın izleri olan.
Göğüslerinde bıraktığım morluğu arma gibi gururla taşıyan
Kıskançlık zehrinden kendini bağlılık ve disiplin panzehiriyle temizleyen
Erdemli bir duruşu en edepsiz karanlık noktaların tütsüsüyle bulan
Yalansız ve duru bir oyuna devam eden
Sen , ey oyuncağım....
Gel dizimin dibinde otur ve seninle oynamamı bekle...

Kadınlığını teninle de beyninle de bilinclaltınla da keşfet.
Bugün etinin içine kadar giren benim tenim degil ruhumdu...Agzına akan beden sıvılarım degil, şarabımdı.
Sarhoşluğunun nedeni bu.

Sen! Oyuncagim!Malım
Başın dimdik , sana verdigim disiplinle emirlerimi bekle!

8 Kasım 2011 Salı

Köle Efendi İlişkisinde Klişelerden Kurtulmak

Dünya çapında BDSM denildiğinde akla ilk gelen şey Stereotype davranışlar, Klişe'ler ve ön kabul görmüş kurallardır.

Klişleri kötü ya da yanlış olarak değerlendirmiyorum hatta öğrenmek isteyenler için bazı klişeler ve kalıplaşmış kurallar birçık yanlış anlamayı engeller. Kölenin ya da efendinin hangi kavramdan ne anlaması gerektiğini klişelerden ve genel geçer BDSM kavramlarından öğrenebilir.

Mesela  BDSM kavramıyla ilk tanışan birinin BDSM'i acı felsefesiyle özdeşleştirip bunun güvensiz bir alan  oldugunu dusunmemesi icin ve hatta bunun gerçekten güvensiz bir alan olmaması için   "Safe Sane  And Consensual" klişesiyle tanışması yararlıdır.  BDSM'in  güvenli, makul ve uzlaşmacı yanını ön plana çıkartmakta elbette ki bu klişe çok işe yarar. Fakat bu klişe bir anayasa gibi bağlayıcı değildir.

Bunun gibi yüzlerce klişe ile bezenmiş bir BDSM evreni var. BDSM evrenine baktığınızda, bu külliyat zamanla bunları yaşayan ve deneme yanılma yoluyla işin dogrusunu ve kurallarını keşfeden insanların, daha sonra yaşayacak olanlara  tavsiyeleri olarak algılanmalı. Özellikle BDSM külliyatında oluşan kavram ve klişeler yeni efendilere yönelik önerilerden oluşan bir külliyattır.

Örneğin yeni efendilere şu tür öneriler  sunar bu binlerce terimden ve kuraldan oluşan külliyat:

-İnsan anatominisini bil ve köleni hastahanelik etmeyecek pozisyonları öğren
-Safe Word ile elinden bir kaza çıkmasını engelle.
-Bir kölelik kontratı ile kölen ile arandaki oyun alanını ve power exchange kurallarını belirle bir commitment  yani mutabakat üzerinden ilerle
-Kölenin  fiziken ve psijkolojik olarak canına okuduktan sonra onu toparlamayı unutma..bunun için Aftercare  yap.
-Köleni korkutacak oyunlar oynarsan buna Fear Play adını ver, unutma

gibi...

Aslına bakarsanız her tür paradigmanın ve kuramın aynen BDSM'de oldugu gibi kendi jargonu ve klişeleri var.  Fakat sorun şu ki, BDSM camiasındaki insanların bu klişeleri tanrısallaştırarak  "aracı amaç haline getirmesi"....  Bu yazının özü, BDSM temel kavramlarının abartılmaması ve içselleştirildikten sonra  araçlardan kurtulup BDSM'in özüne inmek gerektigi...Bunu söylüyorum...

Örneğin müzikte bazı klişeler var ama bir virtioz sahneden performans gösterirken , "şu anda sliding tekniği kullanıyorum, simdi  Fa diyez 7'li akora 7/8 ritmle vuruyorum" demiyor. Sanatın içine giriyor ve o parçanın kendisi oluyor virtioz.

Psikoterapilerde de böyle...Bircok sorgulama ve analiz yöntemi ve klişesi vardır. Fakat iyi bir psikolg "şu anda powerfull questions" soracagım, ardından da empatik dinleme yapacağım  aldıgım yanıta göre de rational emotive bir iletişim kuracağım hastamla demez. Doğal akışında sürdürür terapisini, elbette bunu kendinde varolan ve damıtılmış deneyim ve bilginin sundugu büyük resme hakimiyetle yapar.

Kendi içinde derinleşen bir öyküsü olan, cinsel ve zihinsel disiplinle coşkuya  ve gelişime giden bir köle efendi ilişkisi için tüm bu klişelerin el kol bağlayıcı gölgesinden kurtulmak ve bilgeliğin ve sağduyunun  virtioz mecralarında koşmak gerekiyor.

Belki BDSM isminden bile kurtulmaya giden klişelerden uzak bir yolu tarif ediyorum.

7 Kasım 2011 Pazartesi

Köle Efendi İlişkisi ve Disiplin (1)

Bu yazıda aslında temel köle efendi ilişkisi doktrinimi paylaşmak istiyorum.  Köle nedir? Efendi köleden ne bekler? bunu sağlamak için iç disiplin kavramının rolü nedir? Köle efendi yolculuğundaki duraklarda kölenin duruşu ne olmalıdır? Disiplin ve ceza ekseninde nerede duruyorum? Tamamen kendi yaklaşımım ve beklentilerimdir. Kendini BDSM üstadı ilan eden ve diğer efendilere akıl dağıtma meraklısı bir takım çok bilmiş küstahların genellemelerinden değil, bu anlamda polemiğe girmeyeceğim bu düsüncelerim hakkında. Olduğu gibi yaklaşımımı sergilemekten öte herkese genellediğim kurallar değil bunlar.



Köleliğin gerçek anlamda köleci ve haraççı toplumlardaki kölelikten farklı bir anlamı yok benim için. Elbette gönüllü kölelik, zorunlu kölelikten farklı, ama ben köleme bakarken tam da köleci toplumlardaki  bir efendinin bakışıyla bakiyor ve onu öyle sahipleniyor ve onun üzerinde öyle bir hak iddia ediyorum.

Örneğin Atina'da alınıp satılan köleler, Roma'da işgal edilen ülkelerin köleleştirilmiş insanları, Doğu'dan Avrupa'ya getirilmiş hizmet eden köleler,  Afrika'dan Amerika kıtasına gemilerle götürülmüş ve kuşaklar boyunca satılmış ve  tarla ve plantasyonlarda çalıştırılan, ev hizmetinde kullanılan kölelerden bir farkı yoktur benim kölemin. Bu nedenle köleliği sadece cinsel bir fantazi ya da psikolojik bir  rol oyunu olarak görenlerle aramda ciddi bir fark var. Çünkü o cinsel fantazi için BDSM'e bulaşan  ya da submissive eğilimini bir rol oyunuyla  tatmin eden kişilerin aslında felsefi bir dayanaksızlıgını goruyorum. Ve deneyim ve gözlemlerim, tanıklıklarım bana gösteriyor ki altı boş bdsm ilişkileri bir yerlerde patlak veriyor  ve elde var sıfır noktasına geliniyor.

 Benim köleliğe bakışımın  17. yy köleliğinden bir farkı yok. Tek farkı şu ki, bugün kölelik yasal bir ilişki değil.  Fakat köleliği içinde hisseden ve bir efendiye sahip olmak isteyen insanlar hala var. Yasalar hislere engel olamıyor çünkü!  Hala ruhunda kölelik hissedenler oldugu gibi ruhunda köle sahipliğini hissedenler de var.  İşte BDSM kapsamında (adı mutlaka bdsm olması gerekmez, bu BDSM terimine ve ona ait jargıona çok takılmadıgımı belirteyim)  günümüzde köle efendi ilişkisi kuran insanlar, yasalara rağmen bu hisleri özel hayatlarına taşıma arzusundadırlar.


Tek farkla! Günümüzde kendine bir efendi arayan köle, gönüllü olarak efendisine kölelik bağıyla bağlanır. Bu da durumu yasal hale getirmektedir.  Gönüllü kölelik ve ona gönüllü sahiplik yapan 2 insanın  ciddi ve kesin köle efendi ilişkisidir benim bugun anladıgım ilişki. Yani kölemin yasal düzlemde gönüllü olarak emrime girmiş olması ,  17. yy köleliğinden farklı ve sulandırılmış bir köle gibi davranmasını gerektirmez.


Köleliğin tarihini incelerseniz yasal olarak efendisine satılmış köleler arasında özgürlüğe susamış spartaküs ya da kunta kinte  isyankarlar çok değildir. Aksine iyi bir efendiye sahip olmaktan gurur duyan  ve efendisine bağlı köleler daha yaygındır. Demem o ki, gönüllü köle olunmaz diye bir itiraza gerek yok. Gönüllü kölelik var. İnsan ruhunda bu var. hatta işyerlerinizde  patronunuza çekinerek , ondan korkarak , ona saygı duyarak aslında gönüllü köleliğin izlerini sizler bile zaman zaman yaşamaktasınızdır.


Köle Niçin İtaat Eder?

Elbette ki efendisini mutlu etmek için. Bu kadar basit. Bunu bir baba kız ilişkisi gibi düşünürseniz, bir baba kızından kendini mutlu etmesini bekler, kız da babasını mutlu etmek için  elinden gelen herşeyi yapar. Baba kızından sınırsızca itaat etmesini bekler, kız da babasına itaat etmeyi ister. İlişkideki ana şemsiye budur.

Bu şemsiye her durumda köleye yol gösterici olacaktır. Sahibinin ya da babasının isteyip istemediği şeyleri iyice öğrenip , kararsız kaldıgı durumlarda aklına bu kuralları getirecek  ve  sahibini mutlu edecek şekilde davranacaktır.

Disipline gelince

Köle ve sahibinin ilişkisi  bu ana şemsiye altına kurulur.  Bu disiplin zaman zaman askeri bir eğitim ve köleden beklenen bazı ritüellerle kendini gösterebilecegi gibi, efendinin isteğiyle bazen daha gevşek bir tasmayla (buna serbestlik yanılsaması diyebilirsiniz)  da ortaya çıabilir. Kölenin boynundaki  o görünmeyen tasma, kölenin efendisine sunduğu sınırsız itaat hissiyle güclenir ya da kopmaya yüz tutar. Yani köleye ne kadar göstermelik ve sert disiplin uygularsan uygula, eger o kücük kız babasına gönülden bir itaat hissi tasımıyorsa, babasını mutsuz etmekten korkmuyorsa, ceza denilen şey sadece görüntüden ibaret olur ve disipline her zaman yol açmaz.
Disiplini sağlayan tek şeyi ceza olarak görenlerden farkım bu. Kölelerim de bunu kısa süre içinde öğrenirler.  Ceza rituelleri elbette kölenin disiplini için zaman zaman uygulanır. Fakat sadece efendisinin kırbaçlama zevki için  kıcını dönmek zorunda kalan ve cezayı haketmemiş bir kölenin içine düşeceği tutarsızlık hissini ve efendisine karşı güvensizliğini düşünün?   Kölesini dövmek için sudan sebeplerden ceza vermeye çalışan efendilerin çaresizliğini çok iyi bilirim. Acırım öyle efendiye.

Özetle , disiplin sadece ceza ile sağlanmaz.Disiplin bazen bir konuşma, bazen bir sessizlik bazen de bir bakışla sağlanabilir. Ya da bunlar klasik cezanın dışında cezalar olabilir. Önemli olan kölenin içinde "efendimi mutlu etmeliyim" hissini yaratmak, ve iç disiplini sağlayarak "allah karetsin efendimi üzecek bir şey yaptım" diye hayıflanma hissi yaratabilmektedir. 21. yuzyulda gönüllü bir şekilde kölelik yapan bir kadına ceza  ile efendisine itaat empoze etmek gülünç olacaktır. Köleliği gönüllü olarak kabul eden bir 21. yüzyil insanının disiplini de , zorla degil gönüllü olarak yaşadığı bir disiplin olmalı.

Efendi bazen bu iç disiplin yaratıldı mı diye görmek için kölesinin tasmasını gevşetebilir. Bu, kölenin o güne kadar öğrendiği disiplini ne kadar sürekli ve tutarlı bir şekilde hayata geçirebildigine tanık olma sürecidir.

Kölenin Beyinsel Serbestisi
Köle düsüncelerinde ve arzularında ne derece serbesttir? Yanıt çok basit. Efendisinin izin verdiği  kadar. Nasıl ki bedenin her noktası efendiye aitse  arzu ve düsünceleri de efendiye aittir.  Tabi ki bu bir varsayım. Bedene olan hakimiyeti bir şekilde kontrol edebilirsiniz. Fakat  kişinin ruhuna ve beynine hakimiyet  varsayımı cogu kez yanıltıcıdır. Ben bir efendi olarak kölemin benden bagımsız düsünce ve arzularının en azından ilişkinin başlarında böyle olabileceğini  kabul ederim.
Kölem beyinsel kaçamaklar yapmamalı. Her düsüncesini ve arzusunu , benim duymaktan hoslanmayacagım şeyler bile olsa, usülüne uygun bir tarzda benimle paylaşmalıdır. Bastıracağı ve kendini kandıracagı pozisyonlara kölemi sokmam. Benim istediğim bir şeyi yapmak ona zor gelecekse "yapmak istiyorum efendim" demek yerine "efendim söylediginiz şeyi yapacagım ama benim icin çok zor olacak" diyebilir. Efendisini kandırmak icin "cok istiyorum efendim, siz nasıl isterseniz efendim" gibi kıvırma cümleleri herşeyden önce bizim kabilemizin tarzı değildir.
Ben efendi olarak, her dedigimi onaylacak , kendindeki değişimi bir anda gerçekleşmiş bir değişim gibi sanal bir kölelik sunan kadınlar isteseydim alırdım  2 tane rus kızı ve kendimi onaylatacak emirler verirdim. Ben kölemin zihinsel dönüşümüne tanık olmaktan haz almıyor olsam, kendi  küllüğümü kaldırır kendimi içkimi kendim koyardım. bunu yapamayacak kadar aciz olmadıgım açık. Kendi egoları için kölesinden  ezbere sözler duymak ve altı boş pohpohlara meraklı , kendine yardakçı arayan efendi bozuntuları bu söylediklerimden hoşlanmayacaktır eminim. Kölenin köle olmasına rağmen bir insan olduğu ve benim kölem oldugu icin de gerçekten iyi  kalpli, itaatkar ve beyni çalışan bir insan olduğu gerçeğiyle yüzleşir ve bu kalitede bir efendilik  sergilerim böyle bir köleye.

Bu arada bir not. Cinsel fantazi amaçlı köle moduna giren kişilerin yatakodası fantazileri ile kölelik farklı şeyler.

Efendinin Acı Ekseninde Köle İle İlişkisi

Acı etrafında dansedilebilen ve keşfedilmeye açık bir arzu nesnesi olabilir
Acı aynı zamanda gerçekten bir ceza olabilir
Acı öz disiplini sağlama  bakımından acıyı bu felsefi ve psikolojik anlayışın (doktrinin) etrafındaki kabuğu kıran ve açılmasını sağlayan bir şey olarak kullanılabilir.
Acı  hem Psikolojik hem fiziksel acı olarak kendini gösterebilir.
Efendi sadece kendi sadist zevklerinden dolayı kölesine acı verebilir.
Efendi kölesini acıdan uzak tutmak için elinden geleni de yapabilir.
Efendi kölesinin acısını dindirmek için uğrasaşabilir.

Bir ortacag köle sahibi kölesiyle acı ekseninde nasıl bir ilişki kuruyorsa günümüz efendisi de aynı eksende ilişki kurabilir özetle....Ana şemsiyeyi unutmayalım.

Sınavlar

Kölemin disiplinini , ogrendiklerini hayatına samimiyetle nasıl geçirdiğini gözlemlemek, evet sadece bazen durarak ve susasark gözlemlemek, bir efendi olarak en büyük haz benim için. Nasıl ki bir babanın kücük kızının emeklemesini ve konusmasını gördügünde duydugu sevinç bir mutluluk yaratırsa, disiplinimin iç disiplin olarak köleme yansımasını görmek de benim mutlulugumdur.

Ve tüm eğitim bilimleri tarihinde göreceğimiz gibi öğrenileni test etmek, öğretici için vazgeçilmez bir ölçüttür. Ölçmediğini bilemezsin, bilmediğini yönetemezsin!!!!

Bu da tüm bu  olayın bütününü bir dizi sınavlar silsilesi haline getiriyor doğal olarak. Ve her durumda tüm sınavları geçecek bir kızım olması önemli. Bu yol da güllük gülüstanlık değil haliyle. Bunu kavramak için de içi boşaltılmış bir beyinle hareket eden köleler yerine beyni çok kanallı şekilde çalışan ve ruhunun karmaşasından disipline sarılarak çıkabilen zeki ve enerjisini içten alan köleleri tercih ediyorum. kölemin uyuşuk beyinli biri olması yerine sürekli olarak Alert halde, uyanık halde olmasıdır benim tercihim.

Peki bu alertness durumunu kölemden niye beklerim? Böyle olması gerekiyor...Çünkü tüm bir süreci  ve ilişkiyi farklı disiplin ve değişim duraklarından oluşan bir yolculuk olarak görürsek eğer, her durakta bir at değiştirmemek için. Kölem benim ona verdiğim yöne karşı sürekli uyanık olursa (tangoda erkegin verdiği pozisyona uyanık olan kadın dansçı  gibi) sürekli farklı yöntem ve araçları deneyip durmamış oluruz.

İç disipline geliyor dayanıyor işte her şey. Örneğin kölemin vajinasına bir klips takıp onu duvar dibinde ayakta bekletirken, o sırada duyduğu rahatsızlığa rağmen, benim içkim bittiğinde , içkimi tazeleyemediği için rahatsızlık duyabiliyorsa, büyük bir yol katetmişiz demektir.


Yoksa ben kendi içkimi tazelemek için bir köleye ihtiyaç duyacak acizlikte değilim. tüm bu katedilen yollar ve duraklar büyük bir yolculugun  ya da bir inşaatın köşe taşları ve tuğlaları.

Kölenin Duruşu

Gönüllü olarak 21. yüzyılda köle olan biri artık kölelikten çıkmak için bile efendisinden izin istemeyi göze almış biridir. Sonradan çamura yatıp benden paydos gibi bir tavıra girecek olan kölenin de sadece sulandırılmış fantazi arayışındaki aciz bir canlı oldugundan sözedebiliriz. O güne kadar yaşadıklarını benden paydos diyerek hiçe sayan, kendi kölelik yaşantısına bu şekilde ihanet eden biri efendiyi aşağılamış olmayacaktır. Kendini yerin dibine sokacaktır. Köleliği bitimek için bile efendisinden izin istemeli ve efendisi bu izni verene kadar da köle olarak kalmalıdır 21. yuzyil kölesi.

Ayrıca iç disiplini ben de istiyorum efendim demekle olmuyor  bu yolculuk. Mış gibi yapmak kölelikte işlemez. Mış gibi yapanlar (fantazi ya da zaman kazanma amaclı) eninde sonunda erdemsiz bir duygu çamurunda gidip geliyor demektir. Asker mi olacaksın yoksa naylon tabancayla asker kıyafetiyle askermiş gibi mi yapacaksın? Soru budur. Bu sorunun yanıtını köle önce kendi içinde bulmalıdır.

Ceza icin yediği kırbaçla efendisinin sadece zevk icin attıgı kırbacın ayırdına varmalı ve birisinde "bu hatayı yaptım ve efendimi mutsuz ettim, simdi de efendim cok haklı olarak beni cezalandırıyor. bunu her seferinde anımsayıp kendimi efendim karsısında böyle rezil bir salak köle durumuna sokmayacagım"  demeli.

Yine aynı kırbacı bu kez mesela efendisinin sadece bir köle kırbaçlama zevki için yediğinde de , "canım yanıyor ama efendim kölesini kırbaçlama hakkına sahip ve şu an beni kırbaçlayarak zevk alıyor , bundan başım dimdik olarak mutluluk duymalıyım, off canım yanıyor ama olsun efendimi mutlu ediyorum " diyebilmeli.

Bu kısım kölelere çoğu kez karışık gelebilir.

Hatta biraz daha karıştırmak için köleye şöyle yaklaşılabilir. Köleye onun istemediği bir şeyi yaptırırsın. Örneğin başka bir erkeğe siktirmek.  Buna isteksiz duruşunu görürsen cezalandırırsın. Fakat aynı şeyi yapmak istedğinde de ceza verebilirsin, cok istekli oldugu için. Her iki durumda da ceza alabilir. Buna "arınma" denilebilir aslında.  Her türlü önyargı ve genellemelerden arınmak  ve önceden adı konmuş durumlara hazır olmak yerine adsız, belirsiz ve kontrol dışı durumlara alışkın olmak....Buradaki temel amaç bu...Yaşamın 2 yönlü mesajlarına hazırlama "hiç"leşme...Bu hiçleşme meselesi tek başına bir yazı hatta bir blog gerektirecek kadar farklı bir evren...O nedenle çok derinine girmiyorum. Ama hiçleşmenin arınma  ya da yeniden doğuş ile ilintili felsefi düğümleri üzerine düşünebilirsin ey sevgili okuyucum. O konuya burada girmiyorum. Özetle iyi bir efendinin kölesinin kafasını  çeşitli farklı mesajlarla karıştırabilen ve zamanı geldiğinde  de o çelişkili görünen mesakları kölesinin sindirerek anlayacağı sekilde ortak bir parantezde toplayıp bir nedene bağlayabilen bir efendi oldugunu düsünürüm hep.  Çünkü bu yolculukta uğranan hiçbir durak sebepsiz değildir.!!! Köle bu nedenlere baştan vakıf olmayabilir. (İşin güzel yanı da bu). Erdemli ve sabırlı bir köle, (ki bu sabrı içindeki disiplinden alır) bu duraklarda yaşananların bir nedeni oldugunu ama bunu sonra öğrenecegini bilerek güvenle ilerler o duraklarda.

Gerisini yazının devamında tamamlayacagım

27 Ekim 2011 Perşembe

Acı'nın Diyalektiği ve Sıradışılığın Felsefi Yüzü

Acı'nın Diyalektiği

Acı eşiği konusu kişiden kişiye değişen bir kavram diye bilinmesine rağmen acı eşiğinin genişleyebilen ve keşfedildikçe sınırlarının aşılabildiği bir eşik oldugunu dusunurum. Dahası buna tanık olmuşluğum vardır.

Öncelikle acı eşigi doğuştan yüksek olan insanları ele alalım. Bunların ben istisna oldugunu düsünürüm. Cidden elinin mumdan yandıgını, parmagının kazara kesildiğini bile farketmeyecek kadar acı eşigi yüksek insanlar var. Fakat yaygın olan içgüdü yani beynimizdeki "timsah" kısım acıdan kaçma ve korunma eğilimi taşır. (Beynin timsah kısmından kasıt, kaçma ya da saldırma tepkisi veren ilkel beynimiz).


Acıdan kaçma eğilimi yaygınken acı eşiği de herkeste aşağı yukarı aynı oranda hassas gorunuyor. Fakat iş bdsm ya da sınırlarını keşfe çıkmaya döndüğü zaman timsah beynimize yani kaçma tepkisi veren icgudulerimize bilinçli bir "dur" diyebiliyor ve kendimize cesaret verebiliyoruz. Evet , sıradışına çıkmak insana belki devrim yaşatmıyor ama kesinlikle daha ilkelden daha gelişmiş bir noktaya ilerleme olanağı sunuyor. Acıdan kaçan biri sıradışı bir duruş sergileyerek acının sınırlarıyla yüzleşmeye başladıgında aslında acı eşiğinin sandıgından daha yüksek oldugunu goruyor. Daha önce hep kaçtığı için kendi bedeninin sınırlarıyla yüzleşmedigini farkediyor. Yüzleştikce cesaret bulup o sınırların ötesine gidebiliyor.

Aslında işin özü bu ve acı eşiğinin diyalektiği hakkında söylenebilecek herşeyi de yukarıda özetledim.

Fakat bunları yazarken başka şeyler de çağrıştı. Bedenin sınırları konusu. Bedenin sınırları sadece acıyla belirlenmiyor. Üşümek, okşanmak, ısınmak,dokunulmak, aclık, yorulmak, kasların zorlanması, aşırı yemek vs. Bin türlü sınırımız var. Sıradışılık ve özellikle BDSM ten'in bize sunulan sınırlarını devrimci bir duruşla aşma disiplini sunuyor. Bedensel disiplin asla tek başına bedensel disiplin değildir. Hani "futbol asla sadece futbol değildir" sözündeki gibi... Bedensel disiplinin sadece beden üzerinde etkisi yok. Hatta şunu diyebilirim ki bedensel disiplinin en az etkisi beden üzerindedir. Fiziksel etkiden cok düsünsel beyinsel ve tutumsal etkisi daha cok. İnsan beden, davranış, düşünce ve duygudan ibaret olmasına rağmen genelde bedeni söylemeye bile gerek duymayız. farkı yaratan 3 şeydir. davranışi(behavior), düsünce(Cognitive domain) ve duygu (Emotional/affective domain) boyutlarıdır. Bedeni disipline ettikçe önce hislerimiz, sonra duygularımız ve bunlardan sonra davranışlarımızda bir degisim görürüz. Bu 3 boyuttaki değisimi icimizde o kadar güclü hissederiz ki, bedenimizde yasaadıgımız değişimi farketmeyiz bile.... BDSM örneklerini düsüneceginize en basitinden 10 kilo verip fit olmus bir insanın hissettiklerini düsünün. Kendine guveni gelir, daha sosyal ve ozguvenli davranıslar sergiler, ve yasamın daha yasanası bir yer oldugunu dusunur. ya da tam tersi, 20 kilo alan bir insanın kişiliğinin bile tombiş insanların hic bir seyi ciddiye almayan geyik yapan, kendine bakmayan, bosvermis şen tombul kişiliğine donustugune tanık olursunuz. Beden , duygu, dusunce, tutum ve davranısları belirler. Evet.

Bu durumda BDSM'i sadece karsındaki submissive kişiye ya da koleye kendi egoları için acı veren bir efendinin sapıklıgı olarak gorenler ile aramda ciddi bir ayrım koyuyorum. Onlarca web sitesinde sozde bdsm ve efendilik guru'su seklinde dolanıp kölesini nasıl kırbacladıgını anlatan , karizma abi modunda gezinen kişi var. Burada ciddi teorik ve ideolojik bir ayrım var. Ortalıkta cokca böyle insan gezdigi icin , herkes bdsm'i sapıklık, ruh hastaligi boyutunda bir sadistlik, ya da cinsel bir fantazi saniyor. Oysa BDSM adı ile tarif edilen sıradısılık, itaat iliskisi, ruhsal ve bedensel disiplin, toplumsal beynin zincirlerinden kurtulma, bir gelişim okulu, cinsel sınırların bilinclatına ittikleriyle yüzlesme ve kişiyi en aşağılarda kölelştirme yoluyla en üstteki erdeme cıkarma felsefesi oldugunu anlatmak icin bir platform ve zemin yok. zaten adı üzerinde "sıradısı" ve belki underground bir hayat tarzı oldugu icin de cıkıp TV programlarında bunları da anlatmaya gerek yok.

Bu hayatta kendi dogrusu, felsefesi, yanlışı ve beyinsel mukayese gücü olan her kültürlü erkek ya da kadın zaten kendi icindekilerle yüzleşmiş ya da bir gün gelecekte yüzlesecektir. Yüzlestigi seyler arasında , kendi icinde bir submissive yan, bir köle ya da bir efendi buluyorsa onların üzerine gitme cesareti de gosterir. İçinizde sadece sapıklık ve cinsel fantazi varsa ve arkadasında baska düsünsel bir sey yoksa onu bulursunuz, icinizde insan denilen canlıyla yüzlesme cesaretiniz ve birikiminiz varsa o zaman bir felsefeyle tanısırsıniz ve bunu sadece sizi anlayacak insanlar dısında kimseyle de paylasmak zorunda degilsinzi. Yasayın ve yüzlesin kendinizle yeter. Hayat kısa ve milyonlarca yıllık insanlık genlerinin ruhumuza serptigi duyguların toplum tarafından bogazımıza dizilmesine izin vermeyenler hala çokça var. iyi ki varlar ve varız.

4 Ekim 2011 Salı

KÖLELİK KONTRATI

Kölelerimle aramda yazısız bir kontrat vardır.  İmzalanmaz ama iyice anlaşıldığından emin olunur.

Bu nedenle yazılı bir kontrat değil. Yine de ben burada sizlerle, kölelerimden beklediklerimi yazılı hale  getirip paylaşmak istiyorum.

Bilinen klasik bdsm kontratlarından biraz daha öte bir şey aslında. Her kural aslında bir efendinin egolarını tatmin etmek ya da kölenin haraket özgürlüğünü anlaşma yoluyla sınırlamak değildir. Bana göre BDSM zaten köleyi esir haline getirmek değil "gerçek bir arzuyla efendisine itaat etmekten ve disiplinden bir doyum , mutluluk ve gelişim payı çıkarmak" ve böylece gönüllü kulluk'un gerçekliğini yaşamaktır.
Yoksa role playing gibi bir şey ya da bulusuldukca bir takım latex oyuncaklarla seks fantazisi yasayıp sonra da "vay orospu karı" ya da "vay serefsiz herif" seklinde birbiri hakkında yorum yapan insanlardan olmak istemem, kolemin de boyle olmasını istemem.

BDSM'de temel prensip kölenin efendiye olan sevgisi ve sonsuz itaat ve güveni, bununla beraber efendinin de köleye karşı bir güven verme ve onu disipline ederek geliştirme sorumluluğu vardır.

Örneğin benim için "tasma" bir köleye baştan takılacak bir şey degildir. Kölenin hızlıca ilerlemesi ve gelişmesi sonucu verilen bir "hediye" bir onurlandırma nişanıdır. Köle bunu kazanmak için cok caba sarfetmeli, kontrattakileri kat ve kat fazlasıyla yerine getirterek efendisini mutlu etmelidir. Efendisi de bu gelişmeyi görüp zaman zaman takdir etmelidir.
Kölelik ne kadar sürer? Kimilerine göre sonsuza kadar kimilerine göre de köle yeterli disiplini, vizyonu ve efendisinin ortak dilini ve düsünüs tarzı ve içgüdülerini kazanmaya başladıgında kölelik biter.



Ben ikincisi gibi düsünüyorum. Kölenin uzun bir süre sonra da olsa köleliğini bitirip tasmasını onurla çıkartıp özgürleşeceği an'a inanırım.Efendi olan kişiyle kölenin ilişkisi artık yeniden tanımlanır, ama aslolan "gerçek birşeyler yasamıs olmak" yani Marquis De Sade'ın dediği gibi "Erdem" ise, kölelik bittiğinde bile efendi ve köle arasında hala bir saygı ilişkisi bulunur.


Gelelim kontrata. Hızlıca belirtmek gerekirse;

1- SAYGI: Köle efendisine her zaman "siz" ve "efendim" diye hitap eder. Böyle yaparken haddini bilmek ve bundan mutlu olmak kritik noktadır. Saygı esastır. Efendinin meslegi lağım temizleyicilik bile olsa o efendidir ve köle de ona saygısını göstermek zorundadır. Hem söz, hem bakış hem tavırlarıyla.

2-SEVGİ: Köle, efendisini her zaman sevmek zorundadır. Eskilerin değimiyle (biraz mizahi olacak ama) efendisine "muhabbetle" bakmalıdır. Bakışlarında bu huzur ve sevgiyi yansıtlamalıdır. Efendiyi sevmek hem bedenini, hem anlattıklarını, hem sessizliğini, hem uzakta bile olsa varlıgını , ışığını sevmektir. Yapacağı hizmetleirn arkasında hem disiplin, hem sevgi yatmalıdır.

3-HİZMET: Köle disiplinle varolan ve nefes alan biridir. Hizmet köle için yük değil nefes alma ve disipline olma aracıdır. Meditasyon gibi düsünülmeli. Yunus'un dergah'a girmek icin odunları eşit boyda kesmek ve ve aslında odunları keserken kendini bileylemesi , sevgisini bileylemesi gibi bakmalı buna. Ayrıca SEVGİ maddesinde belirttildiği gibi, efendiye hizmet hem kölenin disiplini hem de efendiye sunulan bir sevgi göstergesinin somutlasması olarak dusunulmelidir. Efendisinin işlerini goren ya da onu mutlu eden bir köle cok büyük bir eglenceye katılmıscasına mutlu olacaktır.

4- BİLGİLENDİRME: Köle'nin bedeni kadar beyni ve yaşantısı da efendiye aittir. Köle ne yaşadıysa ne yaptıysa , kiminle ne konustuysa efendisine bildirmek zorundadır. Efendi sormadan her detay efendiye anlatılmalıdır. Başta efendiye herşeyi anlatmakla yükümlü olan köle, zamanla efendisinin "oyun alanları"nı öğrenecek ve sonra yavaş yavaş sadece efendisinin önemseyecegi ve bilmek isteyeceği şeyleri ona anlatabilecektir.

5- AÇIKLIK-İÇTENLİK: Köle hissettiği ve efendisinin sorduğu herşeyi efendisiyle paylaşmalı , içtenlikle ona içini açmalıdır. Efendi sonuçta beyin okuyan bir canlı değil. Kölenin hoşlandığı ve hoşlanmadığı bazı şeyleri kölesinden öğrenmek durumundadır. Köle , efendisine , ona yaşattığı bir şeyin onda yarattığı hissi aktarmalıdır sorulmasa bile. Şundan çok hoşlandım efendim. Ya da şu şeyden çok korkuyorum ve aslında hoşlanmıyorum da diyebilmelidir. Efendisinin duymak isteyeceği şeyleri değil "gerçeği ve yalnızca gerçeği" paylaşmalıdır. Örneğin efendisi ona bir şey sorduğunda duymak istediği yanıtı isteksizce söylemek yerine gerçek hissini belirtmelidir. Efendisine guvenmeli ve gerçekleri söyledi diye cezalandırılmayacagını, aksine daha disiplinli biri olma yolunda gosterdigi bu cesaretli adım yüzünden odullendirilecegini bilmelidir. Kötü ya da iyi, hisler ve düsünceler efendiyle paylasılır.

6-CEZA ve ÖDÜL: Ceza ve ödül disiplin ilişkisinin altın kurallarıdır. Köle efendisinin cezalarına katlanmalı bunları bir hediye gibi kabul etmelidir. Hatta cezalandırma sırasında kölenin söyleyebileceği tek şey "Teşekkür ederim efendim" olabilir. Acıdan ağlasa bile teşekkür ederim efendim dışında bir şey söyleyemez. Cezadan ders cıkarmamak bir köle için en büyük cezayı getirir. Yani köle, kölelikten azledilir. Ödüle gelince, Efendinin kölesine karşı her davranışı aslında bir ödüldür. Köleyle görüşmek, ona dokunmak, dokunmasına izin vermek, yemek yemesine, sigara icmesine, icki icmesine , masturbasyon yapmasına, internette bir siteye girmesine, biriyle konuşmasına izin vermek, yanında uyumasına izin vermek, köleyi becermek, köleyi bosaltmak, köleyi bağlamak, hizmet etme fırsatı vermek hep birer ödüldür. Kölenin hızlı bir sekilde ogrenmesi ve efendisini mutlu etmesi durumunda efendi daha buyuk ödüller verebilir.



7-ŞIMARMAK : Köle iliski boyunca asla ve asla şımarmamak durumundadır. Yani efendisinin onun hakkındaki güzel yorumları ya da ona karsı gosterdigi sevgi, ilgi vs kölenin şımarması ve disiplini kaybetmesi için bir gerekce sayılmaz.Sonradan öğrendiği iki söz iki olayla kendini bir şey sanıp küstahlık yapmaz. Aksine, kendisine ilgi gösterilen, onure edilen ve gelişim kaydeden bir köle daha "çelik bir disiplin" sahibi olur, başka kölelere örnek olacak kadar disipliniyle takdir görür. Saçma sapan basitliklerle egosunu şişirip efendisinin hissedebilecegi en ufak bir şımarıklık sergilemez. Ne bakışları, ne sözleri ne de yaptıklarıyla.

8-SELF-CONTROL ve EGO KONTROLÜ: Kölelik disiplin ilişkisiyse en büyük disiplin insanın yalnızken de kendini kontrol edebilmesidir yani self kontrol. masturbasyon izni bunun en onemli gostergesidir. Nasilsa efendim yanımda yok izin vermese bile masturbasyon yapabilirim, nereden gorecek ki diye düsünen köle o gun efendisiyle ilişkiyi bitirsin. Erdem ve öz saygıya deger veriyorsa. Gerçek birşeyler yaşanıyorsa öncelikle köle kendine karşı dürüstlük sergiler. Ego kontrolüne gelince ego kölenin en büyük yanıltıcıdısıdır. İçinden gelen arzuları kontrol edip kendi egosuyla bir diyalog olusturamayan köle baştan efendisini kaybetmiştir. Ego sanıldıgı gibi bir düsman ya da öldürülmesi söndürülmesi gereken bir sey degildir. Ego sen ölünce ölecek bir şeydir. hep seninle içinde yaşayacaktır. Onu yok etme telkinleri anlamsıdır. Benim köleme emrettiğim şey "kendi egon ile bir diyalog kur" olacaktır. Seni zorladıgı ve seni istemedigin seylere yonlendirdigini hissettigin zaman ego'na şunu söyle "sevgili ego'm simdilik biraz bekle , şu an yeri değil, ama inan efendimizi seni de beni de bu yüzden odulelndirecek ve su an yapmamı istedigin seyden bin kat daha fazla keyif alacağız". Ego'ya söyleyecegin sey yine efendinin sana ve ona bahşedecegi ödüller olacaktır.


9- İZİN: Köle yapacağı hersey icin efendisinden izin almak zorundadır. Hayır yanıtı kölenin moralini bozmamalı aksine efendisi için birşeylerden vazgecebildigine sevinmelidir.

10- EV KURALLARI: Efendi izin vermedikçe ona dokunamazsın, efendi izin vermedikçe birşey yiyip içemezsin. Efendinin dediği yerde dedigi pozisyonda duracaksın. Tersi söylenmedikce efendinin dizinin dibinde duracaksın. Özellikle kapalı bir ortamda bir köpek oldugunu unutmayacaksın. Ev en cok hizmet edecegin yerdir. Ortalıkta gordugun dagınıklık vs. gibi seyleri efendin soylemeden farkedip toparlamak gibi şeyleri de unutma! Ayrıca efendinin evinde yalnız kalsan bile ondan izinsiz ya da gizlice onun esyalarına dolaplarına, enstrümanlarına dokunamazsın. Sadece o evde yokken tuvaleti ve açsan da mutfak esyalarını kullanabilirsin.

11-ACI: Acı eşiğin hakkında efendin zamanla bilgi sahibi olacaktır. Zaman zaman bu eşiği zorlayabilir. Bedenin ona ait! Seni hastahanelik etmek istemeyeceğini unutma efendinin. güven ve acıyla zaman içinde barışmaya bak. Acıya direnirsen o tünelden çıkamazsın. Dünyaya gelirken bile agladıgımızı ve acı cektigimizi unutma. Acının zamanla hazza donüstügünü biran önce keşfet artık.Mesela acıyan ve iz kalan yerlerin bir gün sonraki sende yarattıgı guzel hissi hayal et. Ten'in aslında acıyla yaşam buldugunu, donuk bir etin acı ile baharda cicek acan doğa gibi hayat buldugunu unutma. Acı , disiplin ve itaatin en yüce simgelerinden biridir. Acı ile pişeceksin. Korkunu anlıyorum ama efendine güven.

12- SAFE WORD: Safe word'unu adın gibi ezberle ama heryerde onu kullanma. dünyanın en büyük sırrı gibi sakla safe word'unu. Düsün ki düşmana karşı koruman gerkeen bir şifre bu safe word. Ancak ve ancak ölümüne bir işkence anında ağzından kacabilir. Bu örnekteki gibi, sadece ciddi kalp ve solunum yetmezligi, kemik ya da kasların zarar gormesi gibi durumlarda bunu kullan.

13-BEDENSEL HAZ:
Bedensel haz öncelikle efendiye aittir. cinsellik, kölenin haz alması üzerine kurulmaz. Köle , efendinin oyuncağıdır ve onu istedigi gibi istedigi sekilde kullanır. Efendi bosalmadan kölenin bosalması iyi karsılanmaz. Köle bunu bilir. Efendiden önce bosalacaksa, öncelikle o an efendisine haber verir. Hizmet'in en önemli parcalarından biri efendiyi cinsel olarak da memnun etmektir. Efendi bazen cinselliği disiplinin bir aracı olarak da kullanabilir. Mesela bilgsiayarında yazı yazarken ya da tv izlerken ya da kitap okurken kolesinin kendisini emmesini isteyebilir.

14-EFENDİYE İTİRAZ: Köleler , utanma, korku, egosunun baskısı gibi çeşitli nedenlerle efendilerien itiraz etme eğilimi gösterirler. Ne olur efendim, lütfen yapmayın efendim, bunu yapmasam efendim gibi yakarışlar aslında kendini efendiyle aynı konuma koymaktır. Efendiyle aynı konuma girip onunla müzakareye girmektir. Pazarlık yapmaktır. Sen kim oluyorsun da efendinle pazarlık yapiyorsun. Efendin senden ne istediyse söyleyebilecegin 2 şey var. PEki efendim ya da teşekkür ederim efendim. Bundan başka itiraz olamaz. Sadece bilgilendirmen gereken bir şey varsa onu söyle , efendin devam edip etmeyecegine bu bilgiyi aldıktan sonra kendi karar verir. "dilerseniz yapmayayım efendim cünkü şöyle bir durum var" demek bile küstahlıktır. "belki bilmek istersinzi efendim, böyel böyle bir durum var" diye bilgi verebilirsin sadece.

15-YALVARMAK- efendiye yalvarabilirsin. Ama pazarlık yapamazsın. Yalvarman zevk verir ama pazarlık yapmak ve itiraz etmek kızdırır!


16- ALERT OLMAK: Uyanıklık iyi bir köle olmanın göstergesidir. Salak gibi dolanmaktansa bedenen ve ruhen uyanık olmalıdır köle. diken üzerinde olmalıdır efendisiyleyken. Efendisinin bir ihtiyacını o istemeden farkeden bir köle "alert" bir köledir örneğin. diğer kölelere örnek olacak köle budur. Efendisinin yanında yayılıp mayışmak kölelik degildir. Kölelik, köpeklikten cıkıp zeki , hizmetkar , kendiyle ve efendisiyle gurur duyan biri haline gelmektir. Beyni mayışmış ve uyuşmuş kişi ancak bir robottur. Gerçek bir efendi robot değil, uyanık, beyni dinç, sürekli olarak efendisinin hizmetini düsünen, sürekli olarak kendini disiplin etmekle gurur duyan, idmanlı bir sporcu ve atlet gibi disipline olmus kişidir. Böyle bir köle olmaya hazır mısın? yoksa kafası boş, uyuşuk beyinli bir robot mu olmak istersin. sürekli beynini açık tutan, alert olmayı ogrenen bir köle olacaksan bu kontratı imzlarsın yoksa hiç düsünme bile.

17- HARİCİLERLE İLİŞKİLER:
Köle, efendisiyle olan ilişkisini en büyük sırrı gibi saklar. Bu ilişkiyi dısarıdan birine (harici), kim olursa olsun, anlatma durumu oluşursa öncelikle efendisinden izin almak zorundadır. Bu kural fazlasıyla kesin ve sert bir kuraldır.Köle, efendisinin sevgilisi degildir ve bu ilişkinin başkalarınca bilinip bilinmeyecegine efendi karar verir. Ayrıca dısarıdaki başka insanlarla cinsel ve duygusal ilişki kesinlikle yasaktır. Köle başka biriyle bir iliskiye girmesi gerekiyorsa efendisinin emri veya izniyle olabilir. Efendi ile köle arasındaki özel dökümanlar, yazısmalar, fotograflar, video kayıtları, efendinin vesikalık bile olsa fotografı, ismi vb bilgileri asla haricilerle paylasılmaz.

18-GELİŞİM ARZUSU: Köle, efendisine duydugu guven dogrultusunda , efendisinin onu geliştirecegini bilir ve buna sarsılmaz bir inancı taşır. Efendisi gerekirse cok onur kırıcı seyleri isteyebilir ondan. Köle büyük bir coskuyla bunları yerine getirmek durumundadır.

19-RİTUELLER: Efendi, iliskinin ilerleyen aşamalarında , ilişki rütüellerini kölesine ogretebilir. Kölenin sorgulamadan bu rituelleri ezberleyip yerine getirmesi şarttır.

20- EŞİTSİZLİK İLKESİ: Köle kendine sık sık esit olmadıgını anımsatmalıdır. Bunu anımsayarak soluk alabilir. Efendiyle tartısmaya girmek, ben şunu yaptım sen de bunu yapmıyorsun ama diye şımarmak, efendiye ait özel kisisel bilgileri sorgulamak , efendinin baska kadınlarla ilsikisini sorgulamak efendi tarafından gülerek karsılanır. Total Power Exchange de diyebilirsiniz buna.

21- SOSYAL HAYAT VE KİŞİLİK DÖNÜŞÜMÜ- Köle , özel hayatında örnek bir insan olmaya gayret etmelidir. Kölelikten aldıklarını özel hayata tam tersi sekilde yansıtmalıdır. Yani kölelikteki itaatkar disiplin iş hayatına atılgan bir disiplin olarak yansımalıdır. Kölelikteki efendi karsısındaki diz çöküs, özel hayatta başı dimdik ve onurlu bir duruşa dönmelidir. Özel hayatta da efendisinin varlıgını kalbinde ve beyninde hissetmeli ve buna göre hicbirseyden korkmadan, yaratıcılıgını, ozguvenini , cesaretini, calıskanlıgını , yorulmazlıgını, nesesini, potansiyelini ortaya koymaya gayret etmeli, ve bunları efendisine mutlulukla anlatmalıdır. Köleliğin gerçek hayatla entegre oldugu nokta budur. Cok disiplinli bir kole ozel hayatında da cok mutlu bir kole olacaktır. Kölenin beyinsel özgürlüğünün , efendisine ait oldugunun ve gelişmişliğinin simgesi, hem efendisinin yanında hem de sosyal hayatta başının dimdik olmasıdır. Fiziksel olarak dik durup onurla bir insan olarak hayata bakmalı efendisi dışında kimsenin karsısında ezilmemelidir. Efendisinin yanında dik durmasının sebebi de ona yakışır bir köle oldugunu bilmenin gururudur.


22- DİSİPLİN: İlişkinin özü şiddet ya da cinsellik değil disiplin,itaat,acıklık ve güvendir. Köle standart bir disiplin değil "Çelik bir disiplin" göstermeyi kabul eder. Gerekirse efendisi icin her sabah 5 te uyanıp kahvaltı hazırlayabilir, gerekirse bedensel olarak saatlerce efendisinin bagladıgı ya da soyledigi bir pozisyonda bekleyebilir. Tüm bunların özü ruhsal bir incelme ve gelişmedir. disiplin bu ilişkinin içinde tek başına bile büyü bir şiir gibidir. sonsuz bir gelişim va devrimci bir potansiyel barındırır. Bu tensel , beyinsel, ahlaki bir yücelme durumudur. Efendiye itaat ve hep bir sonrakine daha büyük bir iştahla koşmayla mümküdür. BDSM ilişkisi kölenin efendiye sundugu ve sunacagı disiplinli davranışların sözü ve vaadidir.

23- BONDAGE- Bondage sadece disiplinin araçlarından biridir ve işin sadece rituel tarafını olusturur.
Şimdilik bu kadar. gerisi gelecek...

24-KÖLELİĞİN KABULU VE İTİRAFI- Köle, kopekligini ve koleligini kabul ve itiraf eder her fırsatta. köle oldugunu anımsar ve efendisine anımsatır. Buradaki kopek, sadece bir metafordur, efendiye iradesini bırakmayı temsil eder bu metafor. Köle efendisinden ogrencegi cok seyi oldugunu bilen ve eksik biri oldugunu bilir ve kabul eder. Bu gercegi yaptıgı yanlıslar sırasında tekrar eder. Efendisi tarafından yapılan aşağılamaları kabul eder ve gizlemeden üzerinde taşır. Hakaret olarak algılamaz.Bunları düzeltmek icin ogrenme fırsatı olarak gorur.

25- ERDEM: Tüm ilişki, burjuva ahlakının dayattıgı sözde ahkak kurallarının tersine bükülerek yerle bir edilmesi ve erdem'i ortaya cıkartmak icindir. sözde göstermelik ahlak, dogayı insanları, ruhu, insalıgı, ask'ı, sevgiyi, yüceligi, bilgeligi, canlıları finansal rant ve baskalarının mutsuzluguna ragmen bireysel haz noktasına getirirken bdsm iliskinin erdem yaklasımı bu cubugu tersine bükerek , son 300 yıldır dayatılan ahlakın askında ahlaksızlık oldugunu duruşumuzla sergilemektir.Rol playing, cinsel haz, ego tatmini gibi seyler degil erdemdir aslolan. Kole bu erdemle başını dimdik tutacaktır. Hayattaki en güzel sey dik duran bir insan başıdır.

Ama işin özü şu ki, zaten BDSM'i sadece acı cekmek ve seks fantazisi sanan kadınların benim icin asla köle olarak kabul edimeyecegi acık sanırım.

14 Eylül 2011 Çarşamba

Cesaretin var mı?: İçindeki Ben ile yüzleşme sanatı-1

Hollywood filmlerinden hoşlanmıyor olmama rağmen bazen güzel anektodlar yakalanabiliyor. Matrix filminin şu çok konuşulan  gerçek  rezil dünya  ve onu maskeleyen yalan dünya görüntüsü. Güzel görünen rengarenk bir dünyada yaşadığımıza inandırılıp aslında çorak ve yoksul bir dünyada yaşadığımız, o filmdeki gibi belki fiziksel değil ama düşünsel ve felsefi anlamda çok doğru.

Esirleştirilmiş, sadece sunulanın tüketilmesine ve bununla mutlu olunmasına  alışımış bir insan topluluğunun parçasıyız. Medeniyetin aslında kronolojik  büyüklükle ilgisi olmayabiliyor. İnsanlık en aydınlık çağından en karanlık çağına dönebiliyor daha sonra.  Bu nedenle 21. yüzyılda yaşıyor olmakla böbürlenmenin anlamı olmadığı gibi matrix'in felsefi olarak öteki yanına bakınca bunun tam bir ahmaklık olduğunu görebiliyoruz. Felsefi olarak matrix'in öteki yanında olmak ne demek? İnsan olmak sadece okuyup , evlenip , işe gidip  torunlarımıza rant getirecek ev araba ve para birikimi üretmek ve mümkün oldukca zevkli ve doyuma yönelik tüketimlerde bulunmaktan ibaret değildir. Bunu kastediyorum ve sanırım sen de "aman canım bu yeni bir sey mi" diye yazıyı okumaktan çoktan vazgeçmişsindir.  İnsan olmak görünenden daha fazla bir şey ama eksikliğini de günlük hayatta sorgulamadığımız bir şey. İnsan olmakla yüzleşmek , sürüden ayrılıp kendiyle başbaşa kalıp kendini sorgulamak demektir.
Evet...O kadar okul okudun, kitap okudun, düsünce ürettin, kültürel sanatsal eserler tükettin, onca insan tanıdın, acı üzüntü  tutku aşk şehvet gibi tonlarca hissi damarlarında hissettin. İyi ve kotuyu sorguladıgın binlerce şey yasadın. Acıma, merhamet, nefret, intikam duyguları yaşadın. Şimdi artık tüm bu biriktirdiklerin senin içinde bir tortu oluşturdu. Bu tortu sana yeni bir yürek yapmana yarayan altına bulanmış, yildiz tozundan degerli bir cimento.

Bak hala şansın var. O çimentoyu rüzgara savurup televizyonun karsısına geçebilir, arkadaşlarla planladıgınız yemeğe çıkabilir, gidip biriyle yatabilirsin. Cesaretin varsa, simdi o bilincinde yıllarca biriktirdigin tortuyu seni sen yapan kişiliğine ve beynine sürersin, ortaya cıkacak kimyasal tepkimenin yangınına gozlerini kaçırmadan dehşetle bakarsın.


Evet 2 şey var elinde. Biri biriktirdiklerin diğeri de SEN! ya da senin deyişinle BEN... (Ben'in kimdir? Aynı evde yaşayan ikizler bile farklı benliklere sahip olabiliyor. Evet sen doğuştan getirdigin şeylerle şekillenen bir ben'e sahipsin. Tanrı inancın varsa işin daha kolay...Tanrının seni çok özel ve herkesten farklı yarattığını da düsünebilirsin eğer inanclıysan. İnançlı olmayanlar da buna doğuştan getirdiklerim diyebilir. Aynı kapıya çıkıyor.)
Elindeki  yaşam birikimin , yani öğrendiklerin, deneyimlerin ve binlerce yıllık insanlık tarihinin sana kattıklarını kendi BEN'liğie vur şimdi....Ama kuralları acımasızdır bu yüzleşmenin. Cesaretle kendine soru sorma sürecidir bu....
İnsanlık tarihinin her kavramına senin  yani sendeki BEN'liğin yanıtı ne olacak...En acımasızca dogru yanıtı nedir? Evet bunu bilirsen matrix'in öteki yanını göreceksin.. Bunu bir ornek üzerinden anlatacagım sana! Elbette ki en etkili ve en karikatürize edilmiş, en temsili ornekler cinsellikle ilgili olacağı için özellikle bunu tercih ettim sana kendini sorgulamayı ogretirken....

Örneğin diyelim ki bize ogretilen şeylerden biri TEK EŞLİLİK.. Mesela bu ornekle kendini sorgulamayı ve gelişmeyi, deri değiştirmeyi öğrenelim.. Örneği duyunca bile irkildiğini hissediyorum. O kadar da korkunç değil inan... Hadi gel birinci adımdan başlayalım.. Tut elimden...

1.Adım:  İlk adım kendine bahane üretmeden soru sormak. Fakatlar, ideal ve normal olarak tanımlanan şeyler, olaylar, toplumsal normlar karıştırılmadan soru sormak.
Kendine sor, hic bahane ve ama', fakat'lar üretmeden sor. Korkma seni kimse izlemiyor şu an. Yanıtını da kimse bilmeyecek. Yeter ki bu yanıtı vermeye cesaret et. Tek eşlilik içimdeki BEN'in gerçekten istediği bir şey mi? Ömür boyu sadece aynı adamla ya da kadınla yatmak. O giderek heyecanını yitiren dokunuşları hep  isteyecek miyim? Yoksa ruhumu ve libidomu tetikleyen an'ların tekrar tekrar farklı ruhlar ve bedenlerde karsılık bulmasını mı isterdim? bak utanmana gerek yok..."İyi de ben tek eşliyim, o cok ayip , cok cirkin, zaten ben bir karım ya da kocam olsun askımı omur boyu seveyim" gibi Fakat'li cümleleri bir kerecik bir kenara bırak....daha oraya gelmedik...

2. Adım: Bulduğun yanıtı ya da bahaneyi oracıkta bırakmadan kendine 2. soruyu sor! Bu fikir bana nasıl hissettiriyor? Ne istiyorum değil gerçekten içimdeki ben ne hissediyor.?
Şimdi kendinle yüzlesmeye devam...kendine tekrar  sor tek bir kisiyle aynı kisiyle tüm cinsel hayatımın devam etmesi fikri bana nasıl geliyor ne hissettiriyors san ? "Dünyadaki diger kadınlara ve erkeklere kapımı , gözümü, ruhumu kapatmak   edepli ve erdemli bir anne tipolojisi ve esine ailesine kendini adamıs baska birsey dusunmeyen bir baba modeli olmak istiyorum zaten  hayatımda tek bir kisiden baska birine bakasım gelmiyor" diyor musun?
Neyi istedigini sormuyorsun kendine..unutma ne hissettigini soruyorsun...Kendinle yüzlesme cesaretin varsa sormaya devam et....İstedigin boyle bir İDAL (matix'in bu yanında bize dayatilan insan) insan ve iliski olabilir. isteklerini konusmuyoruz. " Başkasına bakasım gelmiyor ve gelmeyecek" diyor musun? Emin misin? tekrar sor...Samimi olacaktın hani? Hani cesurdun. Hani kendini yargılamadan gerçekleri ariyordun? sor hadi...Bak ben de mesela uykum hic gelsin istemiyorum ama uykum geliyor! Sen de belki hic tek kisiden baskasına bakmak istemiyor olabilirsin ama icinden gelen, dogandan gelen sey seni oraya goturmuyor mu? caktırmadan yoldan gecen , işyerinde ya da bir arkadas sohbetinde, hayatında biri olmasına ragmen begendigin bir karsı cins olmadı mı? hafiften onunla flort edesin gelmedi mi? Flort hissini sevmiyor mu içindeki ben? Kendince çaktırmadan kücük cinsel oyunlar kurmuyor musun hic kafanda? Ya da hayatında olan biriyle sevisirken ya da masturbasyon yaparken bir kerecik bile aklından başkası geçmedi mi?

3. Adım: Hep 3. 4. ve 5. soruları sorarak kendinin üzerine git...bak buraya kadar geldiysen cok cesursun ve bu cesaret sana ozguven vermeye başladı bile. Kendinle tanışıyorsun....dünyanın sana dayattıgı kavramların SEN'deki benlik üzerindeki yansımasını keşefediyorsun  Kendini keşfetmek seni cesaretlendirip büyütecek unutma...sormayı devam ettir.

4. Adım: Yanıtın seni çaresizliğe sürüklemesin diye onu sev! Cünkü buldugun şey sensin. O bulduğun yanıttan utanma. O senin en kıymetli varlıklarından biri. Sen!

Diyelim ki kendine utangaçça şu yanıtı verdin: "Evet..hmmm şey aslında tamam, hayatımda biri olsa bile karşı cinse karşı ilgim hep devam edecektir bir süre sonra"
Bu aşamadan sonra bize sunulan paradigmanın bir halkasını kırmayı başarmış oluyorsun , tebrik ederim seni. Fakat şimdi  o eski kabilenden ayrıldın. Yalnızsın. Büyük cogunluk senin yaptıgın sorgulamayı yapmaya cesarete  edemedi. Zincirin kalkasını kırdın ve boynunda  kırık bir zincirle köle kampında kaçak konumundasın toplumda. Ama korkma , henuz bunu kimseye soylemedin bile, bilmiyorlar...Tek esli yasama ideal'in olmasına ragmen cok esli hislere sahip oldugunu farkettin ve bununla yüzlestin.

Fakat  kendi kendini yiyip bitirmene neden olur bu durum. Oysa birkac dakika oncesine kadar ne guzel milyarların kabul ettigi bir seyin parcasıydın. tek esliydin ya da kendini en azından oyle saniyordun. oyle olmadıgın  gercegini kendine itiraf ettin. bİr yandan büyüdün devleştin bu gercekle yüzlesmek seni kendi gozunde yuceltti. Bu cesareti gosteren biri oldun. Evet itiraf ediyorum durum budur bu hislerim var dedin.  Bu kesfettigin hisler , eğer 2. bir cesaret daha gostermezsen seni yer bitirir seni ezer aşağılar. Artık başak birilerine de bakabildigini ve onlarla ilgilenebildigini kesfettigin ve bununla yüzlestigin icin bu durumlarda vicdan azabı duymaya  başlayacaksın cunku. Hala tek esliler dünyasındasın, hala ideal tek esli iliski yasama niyetin var, belki şu an bir sevgilin ya da eşin bile var. Ama cok esli hislerin oldugunu bastırmak, saklamak yerine yüzlestin onunla. Bu sana utanc vermesin seni ezmesin. Bunun yolu şu, o keşfettiğin hissi sahiplen ve sev. bunda utanılacak bir sey yok. O sensin. Keşfettigin şey sen'sin ve kimsenin bunu yargılamasına izin vermemeyi ogreneceksin ileriki adımlarda...Ama şu an kesfettigin seyi pamuklara sarmala ve sar sakla. bu asamada kimseye gostermen gerekmez ama ondan utanma.


Daha sonra sana  bulduğun ve sana ait olan duygu ve hissi sahiplenip bunu utanmadan bununla barışık bir beyin ve ruh durumunu nasıl dengeleyebileceğini aktaracağım. Şimdilik bu kadar