27 Eylül 2012 Perşembe

Efendi Kimdir ve bu öykünün arkasındaki sırlar. Hazır mısın?

Gerçek bir Efendi'nin bildiği şudur ki, karşısındaki kişinin o Efendi'nin arzularılarına  hazır olup olmadığı tek önemli şeydir. Yoksa isteyip istemediği değil. Efendi bilir ki her insanın içinde, o Efendinin içinde duyduğu herşey vardır. Yani şehvet, edepsizlik, aykırı ve sıradışı yanlarımız.

Tanrı (eğer varsa) insanoğlunu  nur içinden yaratmadı.  Kilisede camide  tanrıya yakaran kulun o an yüzündeki masumiyet yalan değil. Fakat  aynı kul'un en edepsiz duyguları da içinde taşıdığı bir gerçek.  Din efsanelerinde Şeytana yapılan haksızlık bu işte! Tanrının yarattığı günahsız ama aklı çeldirilmeye yatkın , insan adı verilen, bu canlının içindeki tüm edepsizlik, aykırılık, isyankarlık iblis'in bir oyunu olarak resmediliyor. Böylece tanrının kusurunu örten bir figür olarak çıkıyor iblis karşımıza.  Tanrı (eğer varsa), teorik olarak  kusursuzu yaratma yetisine sahipken, kendi  kitaplarını bestseller yapmak için  ahlak dolu kural dolu bir toplum ve cennet ve bu cennete hazırlanmakla yükümlü kullar resmetmiş. Ama kitapta yazan ile soluk alan kullar arasındaki farkı örtbas etmeye gücü yetmemiş. Bu nedenle de kitaba bir de iblis efsanesi eklenmiş. Neyse, bu da Reddominum'un ayrı bir yazı konusu olarak kenarda kalsın....Gelelim asıl konuya....




Asıl konuya dönelim. Toplumdaki kusursuz aile fertleri, kusursuz yurttaşlar, ahlak timsali öğretmenler, doktorlar, sanatçılar, memurlar, işçiler, sekreterler, posta memurları,  masum anneler, örnek alınan babalar, zor günde yanımızda olan abiler ve ablalar, vefalı kızkardeşler, vatan savunan kahraman askerler,  yurdu temsil eden politik liderler  gibi rolleriniz var. Hepiniz ne de edeplisiniz değil mi? Yanıtınızı duyamıyorum? Edeplisiniz öyle değil mi?

Bu rollerinizde şehvet yok, sıradışılıklar yok, ahlaksız içgüdüler yok, bastırmaya çalıştığınız gizlemek için baya bir enerji sarfettiğiniz taraflarınız yok öyle mi? O masum anne figürünün altında gozune kestirdiği bir adamla hayvan gibi sikişmek isteyen bir şehvet dolu kadın yok mu?  O çok sevilen baba figürünün arkasında toplu taşım aracında kalçalarını kendine bastıran kadından tahrik olan  ve iç düynasındaki şehveti yaşayan ve babanız olduğunu unutan adam yok mu? Diyorum ki, asla ve asla tek yönlü canlılar değiliz. İçimizde hem o , hem digeri var. Hem iyi güzel erdemli yanlarımız hem de edepsiz şehvetli yanlarımız. Bunları bölmek şizofreni yaratıyor bünyelerde. İki özellik de aynı canlıda var. Fakat toplumlar ve dinler  sadece bir yanınızı kabul ediyor.  Şu kadına ceza veren hakimlerin özel hayatlarında çok mu masum olduğunu sanıyorsunuz:?  Genç devlet memuru kadının haberi için tıklayınız

Toplumun  sizlere sunduğu bir kapı var. O toplumsal kapıda kabul görmeniz için size "İçeri kalbin girebilir ama böbreklerin giremez buyur gel" deniliyor. Yani edepli yanların gelsin, oteki yanların dışarıda kalsın. Teorik olarak da pratik olarak da mümkün olmayan bir hareket olur bu. Toplumun içine  gorünmesinde sakınca olmayan yanlarımızla giriyor  ve oteki yanları YA BASTIRIYOR YA DA GİZLİYORUZ.  Gizlemek acı verici, bastırmak ve yok saymak sucluluk verici ve yorucudur. Bundan tek kurtuluş yolu kendimizi oldugumuz gibi kabul etmektir. Eger kimseye bir zararımız olmuyorsa , şehvetli ve sıradışı hislerimizi de masumiyetimiz kadar savunmalıyız. Hepsi bu. Başka bir yolu yok. Yaşamıyla bu konuda dünyaya yol gösteren Marquis De Sade'in bütün öyküsü de bundan ibarettir, kadınlara sadistlik yapmak değil.

Benim ise "Bilincin karanlık koridorlarında yolculuk" sözüm de bundan ibarettir. Efendinin karanlık koridolardaki yolu aydınlıktır ve ışığını etrafındakilere verip yollarını aydınlatır. Bunun rehberliğidir Efendiyi efendiyi yapan...

İlk cümleme geleceğim...Gerçek bir Efendi, sizin isteyip istemediğinizle ilgilenmez, hazır olup olmadıgınızla ilgilenir. Çünkü eğer ki insansanız, "isteyecek tür"densinizdir. Efendinin tüm marifeti, sizin içinizde bastırılan bu şeyi ortaya çıkartıp tekrar sizin içinize koymaktan gelir. O nedenle gerçek bir efendi tutup etrafında submissive ya da şehvet düşükünü bir kadını aramaz. Kimi istiyorsa ona yaklaşır ve onun içindeki şehveti ve itaati bulur çıkartır. Kölenin efendisine minneti en başta buradan gelir. Kendi içindekiyle onu tanıştırdığı için sever onu  ve minnet duyar efendisine.

Efendi , karşısındakinin şehvetli yanlarıyla barışmalarını keyifle izler. 

Gerçi BDSM'i ya da buradaki felsefeyi lateks kıyafetler , maske, kırbaç ve kelepçeye indirgeyen yarım akıllı az gelişmiş BDSM camiası yine bir halt anlamayacaktır buradaki  duruş'tan. Bu yarım akıllılar dilerlerse kendilerini kendi asil duruş noktama yükseltebilirim.

Bir efendi olarak her türlü ahlaksızlık, şiddet , şehvet ve edepsizlik  beni kirletmez, tam tersine benim dokunduğun ahlaksızlık asalet kazanır!!!

Kırbacımın ucundaki şiddete ihtiyacım yok, oradaki şiddet karşımdakinin ne kadar rezilleşeceğini görmeye yarayan bir araçtır.

Efendi ve etrafındaki insanların bir süre birlikte yolculuğu sürer. Fakat hep şu olur ki, ona itaat edenler asla o Efendi kadar ileri gidemezler. İleri gidememe cesaretsizliği bir tür arıza olarak patlak verir. Kıskançlık, ahlaka geri dönüş, aşk masumiyetine kaçarak kendini güvene alma, efendiyi suçlama vs. Bunun ardında şunu söyler efendinin yörüngesindekiler "Senden öyle etkilendim. Ama ne olursun bana acı. Ben bu kadar ileri gidemiyorum. Ama beni bırakma da! Sen de azıcık benim sınırlarımda dur" Bunu acık acık soylemedikleri için genelde cesaretsizliğin getirdiği saçmalıklara saparlar.  Bu nedenle Efendiler hep kendilerine sabırla itaat edecek, hep kendileriyle her türlü kirli yolculuklara çıkacak olan yol arkadaşlarını ararlar.  Efendiyle birlikte olan kadınlar ona çok fedakarca, her türlü karar ve davranışına tamamen gonulden destek olan, acı cekse de onun bunları yaşama ozgurlugunu herkesten cok savunan bir noktaya gelmeyi öğrenmelidirler. Sidikli şımarık kız, bir efendinin belki sikinin ucunda biraz cevirmek icin kullanabilecegi bir maldan başka bir şey olamaz. Ama asla kendi bayrağının simgesini vücuduna damgalamak isteyecegi bir köle , eş ya da yol arkadaşı değil.

BDSM yoluna giren, yüzlerce meraklı olabilir bir Efendinin etrafında. Ya da kendini hoyratça siktirmekten başka bir derdi olmayan şehvet dolu kadınlar da. Her biriyle bir Efendinin yaşayabilecegi birşeyler elbette vardır. Kiminin içindekini ortaya çıkarmasına yardım etmek ve bundan zevk almak ona  keyif verir. Kimini sertçe sikmek ve kullanmak!

Fakat bunlar Efendinin yalnızlıgını azaltmaz. O yüzlercelerden sadece bir ya da ikisi efendiye sonsuz sadakat gösterirler. Onun yolunda  takipcisi olurlar. Onun yaptıklarını yaşadıklarını  aynen yaşamaya gücleri yetmese bile Efendinin yanında olurlar. Onu desteklerler. Onu  O oldugu icin severler. Efendinin asla başka türlü olamayacagını bilip  hep kendisi gibi davranmasıyla mutlu olurlar. Nasılsa bir yerde uslanır, sevgilim olur gibi hayallerin getirdigi düs kırıklıklarına kanmazlar.

Gerçek bir köle aslında tüm bu yüzleşmeleri atlatmış  oldugundan  bir çok kadından daha akıllı biridir. Fakat onlar gibi , oldugundan daha akıllı görünme çabasına girmez.  Bunca rezil bir iç dünyaya sahip, bu rezil iç dünyayı namusu gibi savunan bir erkeğin aynı zamanda vicdanlı, kibar, saygın, asil,  adalet duygusuna sahip, ince zevkleri olan, insanı anlama çabası ve birikimi olan birisi olabilecegini bilir , ona daha akıllı ve havalı gorunme cabasına girmez. Efendinin onu takdir edecegi günleri bekler ve o günlerde yüzü ve ruhu gülücükle dolar bu kadının.

Sadık bir itaatkar kadın bilir ki, kendi cazibesi ve sevgisi  bir Efendi'yi onun etrafında tutmaya asla yetmez. Efendi cünkü her zaman icinde farklı rezil , şehvetli ve kirletme duygusunu taşır. Asla bitmeyen bir histir bu. Bu nedenle efendinin zaman zaman yeni insanlara zehirini bulaştırma arzusunu söndürecek hareketler yapmaz. Ne kadar güzel , akıllı , seksi, söz dinler olursa olsun, Efendiden cok büyük bir ayrıcalık almayacagını bilir. Efendinin başka kadınlarla yaşadıkları onu incitse de yüzünün gülümsemesinden bir şey eksilmez. Hatta kendini şöyle rahatlatır:"Başka kadınlar ile kendi zehirini dışarı akıtıyor ruhundan, bu ona iyi geliyor. Bu hareket o kadınlara  kıskanclık duymamı saglayacak bir özel ilgi degil, aksine benim efendimin güzel bir kadeh sarap icmesi, güzel bir yemek yemesi kadar  iyi bir durum, buna sevinmeliyim." .  Bu olgunluga sahip bir köle  benim için Tasma'yı hakeden bir köledir.

Bir efendinin derdi sizin ona hazır olup olmamanızdır, yoksa isteyip istememeniz değil. Elbette ki hepinizin içinde, o Efendi'ye hitap eden gizli yanlarınız var. Henüz tanışmamış olsanız da var. İçinizden gelen o cılız içgülerin ve cılız seslerin aslında bir kücücük kıvılcımla sizi kendinizle tanıstıracak kadar gerçek oldugunu biliyorsunuz. O içindeki şehvet ve rezilliği hepimizden cok sen biliyorsun. O derinden gelen ince ses aslında cok net! Cok iyi biliyorsun! İstiyorsun...Fakat zamanı mı emin degilsin.  Hepsi bu!




4 yorum:

Adsız dedi ki...

Bir efendinin derdi sizin ona hazır olup olmamanızdır, yoksa isteyip istememeniz değil., burasi gzl.. Tresor

Adsız dedi ki...

" Nasılsa bir yerde uslanır, sevgilim olur gibi hayallerin getirdigi düs kırıklıklarına kanmazlar" burasi zor..

Adsız dedi ki...

e-mail adresinizi öğrenme şansım varma acaba? bilinçaltına inmekle ve farklı disiplinleri birleştirmekle ilgili birkaç soru sormak istiyorum size. yardımcı olursanız sevinirim.

Red Dominum dedi ki...

ana sayfamda e mailim olmalıydı...neyse vereyim tekrar reddominum@gmail.com

Umarım yanıtlayabilecegim bir sorudur.

Selamlar