10 Temmuz 2013 Çarşamba

Venedik Taciri ve Efendi'ye Teslimiyet

Shakespeare'in çok sevdigimi ve çağının ötesinde büyük bir şair olarak bende özel bir yeri olduğunu belirtmem gerekiyor.

En sevdigim oyunlarından biri Venedik Taciri. 2 farklı yorumunu devlet tiyatrosunda izlemiştim. BDSM ile  Sheaspeare'in ne ilgisi var demeyin şimdi.


 Çok ilginizi çekecek ve seveceğiniz bir repliği paylaşacağım bu oyundan sizinle....




Oyunda Portia diye güzel bir kız var.

 Kendini teslim edeceği erkeği , efendisini seçmek için farklı kutulardan birine bir resmini koyuyor. Kutular, altın, vs. degerli kutular ama bir de tahta kutu var.


Fas kralı dahil birçok talip hep değerli kutuları seçiyor ve  kutuların içinden kurukafa falan çıkıyor.










Fakat genç aşık Bassanio , altın kutuları seçmez, tahta olanı seçer ve içinden Portia'nın resmi çıkar. Portia artık Efendisini bulmuştur.

Portia hep benim blogumda tarif ettiğim kölelik ruh haliyle Efendisine bedenen ve ruhen teslimiyeti şiirsellikle anlatır. (gerçi anlatan kişi Sheaspeare tabi:) )

Kölenin Efendisini buldugunda kendini hiçleştirmesi, Efendisinin onu eğitmesine müsade etmesi, Erdem kavramı, hiçleşse bile efendisinden ogrenmeye hazır olması, herseyiyle "sizinim" diyebilmesi... Şiir bazen yüzlerce sayfa yazıdan daha anlamlıdır...



 Venedik Taciri oyunundaki Portia'nın , seçtiği genç efendisine karşı dile getirdiği repliğini hiçbir yorum yapmadan paylaşmak istiyorum sizlerle.










PORTIA —  
Lord Bassanio, işte beni durduğum yerde,Olduğum gibi görüyorsunuz. 

Yalnızca kendim için olsa,Aşırıya kaçmazdım dileklerimde, 

Çok daha üstün olsaydım demezdim. 

Ama sizin için,Keşke üç kere yirmi defa kendim olsaydım diyorum; 

Bin kere daha güzel, on bin kere daha zengin. 

Sizin gözünüzde yükselebilmek için,Erdemde, güzellikte, varlıkta, dostlarda, 

Bilinen sayıları aşabilseydim keşke. 

Oysa sahip olduğum her şeyle, sonuçta bir hiçim. 

Eğitimsiz, görgüsüz, deneyimsiz bir kız işte.Ama yine de mutluysa eğer o kız,Öğrenemeyecek kadar aptal değil de ondan. 

Ama biliyor musunuz ne zaman tadacak en büyük mutluluğu: Narin ruhunu eğitilsin diye size;Lorduna, öğretmenine, kralına bıraktığı zaman. 

Benliğim ve benim olan her şey Şimdi size aktarıldı, sizin oldu.


 Şimdiye dek bu güzel konağın sahibi,Hizmetkârların efendisi, kendimin ecesi bendim.Şimdi, şu anda ise artık, bu ev,Bu hizmetkârlar ve şu karşınızdaki ben,Siz lordumun olduk.

---------------
Umarım edebiyata ve sinemaya BDSM gözlüğüyle bakarsak orada , bu ilişkinin aşktan da öte bir tutkuya sahip oldugunu daha rahat gorebiliriz. Benim yazılarım bazılarında bu farkındalıgı oluşturmak için yetmeyebilir:)

8 yorum:

otomatik portakal dedi ki...

bir ankara hukuk öğrencisi olarak. venedik tacirinin ne olduğunu iyi bilirim. okutulmuş sınavda itinayla sorulmuştur. şekspirden soğutulmak için oynanan oyunlar. dışgüçlerin işi hep.

Red Dominum dedi ki...

Otomatik Portakal, benden duymuş olma ama bir sır verecegim sana.....
Venedik tacirini hukukta okutmalarının sebebi seni şekspir'den degil hukuktan sogutmaktır.
Diger yandan evet bunlar dışgüclerin oyunu ve işi hep..Cünkü "iç"te hic güc ve oyun kalmadı...
Hep otomatik ol,hep portakal cicegi kok!

Adsız dedi ki...

ne diyonuz kardeşşşş:) seks yazın ya

Red Dominum dedi ki...

:))

Adsız dedi ki...

Bugüne kadar tüm yazı ve yorumları okuyan ben :) en çok bu yorumunuza güldüm sanırım son cümlenizle

Adsız dedi ki...

hay allah'ım yaa seks yazın demiş. koptum vallahi

Red Dominum dedi ki...

:))

Adsız dedi ki...

mevlanın şems i tebriziyle tanışmasından sonra dilinden dökülenler "ey muhterem efendim! gerçi evimiz size layık değil ise de,zat ı alinize sadık bir köle olmaya çalışacağım.kölenin nesi varsa efendisinindir.bundan böyle bu ev sizin,çocuklarım da evlatlarınızdır"aslında adın mekanın zamanın tanımın hiçbir hiçbir anlamı ve kategorisi yok çünkü dertler de,sevişmeler de,hisler de,sözler de hep aynı,hepsi birbirine grift ve hepsi evrensel bi çığ gibi içimizde..izninizle bi şarkı söylemek istiyorum hepimiz için,mfö den gelsin "yalnızlık ömür boyu"