26 Temmuz 2019 Cuma

Köle Efendi İlişkisinin Dinamizmi ve Güneş'ten Dolunay'a Dönüşüm



Bir önceki yazımda belirttiğim şey, gerçekten güçlü bir efendi köle ilişkisinde, sadece rituellerle, aşağılayıcı hitaplarla ya da bondage show ile  bu işin olmayacağıydı.

Efendiliğin ve köleliğin oluşturduğu bağın derin ve hiç bir urganın halatın bağlayamayacağı kadar sağlam bir bağ olduğuydu.

Şunu da eklemek isterim, efendinin rolü,  dayatılan ilişki düzlemlerinden  ve toplumsal ahlak gürültüsünden kurtuluşta, kölenin yolunu aydınlatmaktır. Ona ışık tutmaktır bir anlamda.


Ruhsal ve Zihinsel Kelepçe

Tekrar herkese merhaba...

Köle Efendi ilişkisi  son bir iki yıldır gençler arasında çok ilgi görmeye başladı. Olur olmaz yaştan ve kesimlerden bana mailler geliyor uzun süredir. Peki gördüğüm şey ne?

- Grinin elli tonundan etkilenmiş ama  ne istediğini bilmeyen kafası karışık tipler
- Sadece "Efendim, Sahibim" diye hitap etme fantazisi olan  sanal köle adayları
- Sadece  sertçe becerilmek isteyen gençler
- Olayı, bondage, kelepçe, kırbaç olarak gören ve işin show kısmındaki kozmetik bdsm'ciler

Tamam, bunların her birinin kendi içinde bir heyecanı olabilir. Her birini de zaman zaman denemişliğim var.

16 Şubat 2018 Cuma

Edepsiz bir anı: Kaliteli bir viski içer gibi kırbaç lezzeti!

Edepsizlik BDSM ilişkisi içinde aslında kutsanan bir şey. Nefret ettiğimiz şey erdemsizlik.

Bazen BDSM sınırlarına tam oturmayan ama  edepsiz olmasıyla övündüğüm şeyler de yaşıyorum.
Bütün iş doğru insanlarla, güven içerisinde , birlikte bazı hisleri keşfetmek.

İş için bir otelde kalmam gerekiyordu.  Sonra uzun zamandır BDSM ile ilgili yazıştığımız bir kadının da o bölgede oturduğunu anımsadım. Buluşmak için ideal bir ortam diye düşündüm.


Hiç yüz yüze görüşmemiştik. Sadece fotolarını görmüştüm. O ise benim fotomu bile görmeden benimle diyalog kuruyordu.  İlişkiler, sanat,   azgın bir kadın olmasından kaynaklı olarak ağırlıklı olarak  seks, fantaziler, sürükli sikişme arzusunu dile getirmesi, BDSM'e dair meraklı sorular vs. 

Submissive yanları olmasına rağmen köle olma arzusu olmayan bir kadındı. Fakat benimle  "siz"li konuşması gerektiğini anlamakta güçlük çekmedi.

Bloğumu okuyarak benimle iletişim kurmuş, köle efendi ilişkisi değil ama bağlanma ve BDSM fantazi rol oyunlarını seven , naif, seksi, içten, karşısındakileri kırmayı sevmeyen birine benziyordu.

Köle mi efendiye sahip yoksa efendi köleye mi?




Merhaba

Bir süredir yazmıyordum. Taslaklara kaydettiğim birkaç konuyu ekleyesim geldi.  Bu yazı biraz köleliği kafasında , kendi egosunun tatmini için bir rol olarak gören köle kadınlara dair kısa bir yazı.. Sen mi efendiye sahipsin, yoksa o mu sana sorunsalını ele alıyorum. Basitçe ve kısaca...


Toplumsal  öğretilerin etkisiyle yetişmiş olan bizler, bazen  gayet net ve basit olan durumları kavramakta zorlanıyoruz.

Örneğin Efendi'nin ve Köle'nin arasında bağ bir  sahiplik ve aitlik ilişkisi midir? Evet.... Ne kadar basit değil mi?








7 Şubat 2017 Salı

Efendi ve Köle Arasında Aşk olur mu?

Efendi ve Köle Arasında Aşk olur mu?


Okurlarım bana sürekli mail atarak yasadıkları ilişkilere dair sorularını soruyorlar.

 Hatta efendilerine soramayıp, nasıl davranacakları konusunda benim perspektifimi soran kişiler de oluyor.

Bunlardan en sık rastlananı da "Efendim ile aşk yaşayabilir miyim?" , "Efendi köle ilişkisinde aşk yaşanabilir mi? " , "Köle, efendisiyle evlenebilir mi?" , "Efendim aramızda aşk olamayacağını söyledi, neden böyle düşünüyor olabilir?"



Bu yazıda biraz bu sorulara kendi bakış açımdan yanıt vermek isterim.





11 Ocak 2017 Çarşamba

Bir Okur Yorumuna Yanıt: Efendi ve Köle Ruh Hastası Mıdır?

 Merhaba...Öncelikle, herkese iyi ve huzurlu ve biraz da umutlu bir yıl diliyorum. Çok ihtiyacımız var buna.
Başlık nasıl? Efendi ve Köle birer ruh hastası mı? Bu nedenle mi böyle bir ilişki kuruyorlar? "Normal sevgi" denilen ilişkiyi kuramıyorlar mı? Tedavi edilmezlerse kendilerine ve birbirlerine ve hatta topluma zarar mı verirler? Bu tür düsüncelere kapılabiliyor bazen insanlar.
Blogumda geçenlerde bir okur yorumu gördüm ve benzer kaygılarla ve yargılarla yorum yapmış. Be cok degerli buldum, bu okuyucunun yorum yazma cabasını. Kendisine yorumlar kısmında yanıt yaziyordum ki, yolla dedigimde karakter sınırına takıldım. Yazımın bir blog yazısı olacak kadar kapsamlı olması sebebi ve karakter sınırını aşma yontemi olarak burada yayınlıyorum. Soru şu adresteki Bla Bla Demiş adlı kullanıcının yorumuna yazılmıstır. Bu yazımın altına da yorumu yapistiyorum. Umarım bla bla ile olan diyalogumuzu begenirsiniz.

BENİM YANITIM:
Sevgili Bla Bla,
Oncelikle hem blogumu takip ettigin hem de ciddiye alip uzunca yorum yazma emegi gosterdigin icin cok tesekkur ederim.
Her geribildirim benim adıma hem bir gelisim firsati, hem de yeni bir seyi kesfetme ve düsünme firsati oluyor. Eger ki uslupluca yazildiysa.

20 Kasım 2016 Pazar

KÖLELİK ÖZGÜRLEŞTİRİR Mİ?


Uzun zamandan sonra tekrar merhaba. Neden yazmıyorum diye bir sürü sitem dolu mail aldıktan sonra  yazmaya karar verdim.

Bu arada bana sorular içeren mailler gelmeye devam ediyor ve ben de zaman buldukça yanıtlıyorum onları.  Bu sorulardan en çok rastlanılanı şu "Hayat zor ve ben irademi teslim ederek kurtulabilir miyim?" Köleniz olursam kanatlanıp özgür bir kuş gibi hissedebilir miyim kendim? vs.


Bu soru bir çok kadının aklına gelmiş bir soru olabilir. En azından bana gelen maillerde buna benzer sorular  ve düsüncelere rastlıyorum. Acaba ben köle miyim? Acaba ben submissive miyim? Acaba köle efendi ilişkisi beni mutlu eder mi? Hadi bakalım bu soruya yanıt vereyim...


3 Haziran 2016 Cuma

KÜSKÜN KÖLE KIZLAR


Sevdiğim bir kadın bana demişti ki "Bu Efendi Köle ilişkisi boş beleş, çalışmasına gerek olmayan adamların işi". Haklısın demiştim. Çünkü efendi köle ilişkisi yaşamak için özellikle Efendi'nin kölesine ayıracak zamanı, rahat edecekleri mekanları vs. olması gerekiyor.

En büyük engel zaman! Köle efendi ilişkisi sıradan bir ilişki olmadığı için , efendinin köleyi ince ince işlemesi, bir takım eğitim ritüellerini yaşamaları, hizmet arzusundaki kölenin efendisine doya doya hizmet etmesi, hatta bolca hata yaparak bu hatalarına uygun cezaları cekmesi hep zaman isteyen ilişki adımları.

Fakat şu tempoda ve sıkışıklıkta efendi köle ilişkisi yorucu olabiliyor:

Yok efendim yarın erkek kalkıcam işe gidicem erken yatmam lazım, yok istanbul trafiğinde hele hele farklı yakalarda oturuluyorsa   bir araya gelmek için trafikte geçecek olan saatler, yok efendim işten geç çıkıyorum sonra goruselim'ler ...Sürer gider  büyük şehirde  ve çalışan efendi ve kölelerin ilişkisinin önündeki zorluklar.

Fakat şu var ki bu zorluklar köle ile efendi arasındaki ilişkinin turnusol kağıdı gibi ilişkinin kalitesini ölçen şeyler aslında. BDSM zaten bir yanıyla zorluklara rağmen varolma işi değil mi? Alın size zorluk. Büyükşehir trafiği, uzayan mesai saatleri, zamansızlık, birbirinden farklı öncelikler falan. Zorluğun en dik alası.

Genelde Efendisine sonsuz sadakat ve aşkla bağlı olan kölelerin en çok mızladığı ve kendince küskünlük yaşamasına neden olan şeylerden biri de bu zorluklar oluyor.  "Efendim benimle yeterince ilgilenmiyorsunuz?" , "Efendim size hizmet etmeme neden izin vermiyorsunuz?"  "Kölesi efendisini çoook özledi" gibi mızlamaları bu yazıyı şu an okuyan Master'lar cok iyi bilirler ve gülümseyerek okuyorlardır şu an.

Ey küçük köle! Sen Grinin Elli Tonu'ndaki gibi multimilyarder playboy takılan adamın , tek işi Efendilik yapip iyi zaman gecirmek olan bir adamın  meraklı bir kızla olan ilişkisini BDSM saniyorsun belki. Bu lanet kitabı biraz da bu yüzden sevmiyorum. BDSM'i cazip kılmasına rağmen  zengin adamın kızı etkilemek icin yaptigi oyunlar boyutunda aktarıyor konuyu...Neyse...


BDSM ilişkisinin zorluklarına rağmen Efendi'ye sadakat ve Köleye sahip olduğunu uzaktan da olsa hissettirebilmek o ilişkinin ne kadar GERCEK ve ne kadar da güclü oldugunun bir gostergesidir aslında.

Yani Tavsan gibi her dakika kolesini sikip kullanma acgozlulugu sergilemeyen  bir efendiyi ben sahsen daha cok takdir ederim. Her an somut olarak tasmasından tutmak zorunda olmadan , cok sık zaman gecirmeden de ruhuna o tasmayı geçirebiliyorsa gerçek efendi odur bence.

Kölelerin mızlanmalarına gelince. Kim  bu ilişkinin KOLAY oldugunu soyledi ki size? BDSM ilişkinin kolay kısmı iradeni teslim etmek ve kararları efendine bırakmak ve teslim olmak. Fakat SABIR en büyük erdemdir derken, sabrını koruman gerekiyor. Bu kısmı kolay degil evet ey kücük köle!:)

7 Ekim 2015 Çarşamba

Kölenin Yalanları Efendi'nin Yalanları


Yalan sanırım BDSM ilişkisinin en büyük düşmanıdır. Bir çok köle efendi ilişkisinde yalansızlık o ilişkinin en temel dayanaklarından biridir.

Yalan ile örtbas edilmeye çalışılan gerçeklik her ne olursa olsun farketmez, köle efendi ilişkisi o durumu gogusleyecek, birlikte üstesinden gelecek, oradan bir öğrenecek ders bulacak kadar güclü bir ilişki biçimidir.

Bu çift yönlü bir yalansızlık halidir. Efendi'den kölesine, kölesinden efendisine....

Efendi kısmını önden anlatıp sonra kölenin yanlansızlığı üzerine yazmak isterim.





6 Ekim 2015 Salı

Efendi Türleri

İçindeki submissive yönlerini keşfeden bir kadın, bununla yüzleşip sonra büyük bir heyecanla kendine bir Efendi bulmaya çalışabilir. Bu gibi durumlarda  kendine her efendi diyenin efendi olmadığını ya da  BDSM ana başlığı içinde farklı efendi türleri olduğunu bilmeyebilir.

Bu yazımda  en çok rastladığım efendi türlerini 3 başlığa ayırdım. Umarım ilginizi çeker.






BDSM ve BİR TERSİNLEME PERSPEKTİFİ

BDSM felsefesi bir tersinlemedir.

Bir şeyi tersinden tarif ederek, sol gösterip "Fa" vurmaktır.

Ayın karanlık yüzü'nden bakarak aydınlığı tarif eden  bir tersinleme...

Birinin köpeği olarak aslında en onurlu yerde durduğunu bilmektir. Tersinden bakarak yücelmedir.

Karanlık taraftan bakınca köle bir deliktir, et parcasıdır, maldır belki...Kölenin kendisini böyle görmesi ve buna göre davranması, "normal"de alcalma gibi görünebilir.  Fakat ama tersinden baktıgında köle  aydınlanmaya doğru yolculuğunda gücünü buradan alır.


15 Eylül 2015 Salı

TEKRAR MERHABA


Uzun zamandır yazmıyordum. Artık elden geldigince yazacağım sanırım. Belki eskisi kadar uzun uzadıya seyler olmasa bile daha sık uğrayacağım bloğa.

Okuyuculardan bazıları mail yoluyla iletişime geçip neden yazmadıgımı soruyorlar. Yazmak mı yaşamak mı deseler, elbette yaşamak derim.  Bazen hayat öyle güçlü  şekilde sizi etkisi altına alıyor ki, o etkiyi siz öyle seviyorsunuz ki yazmak  ve kavramlar anlamsız kalıyor.

Bir senaryo yazarı mı olmak istersiniz yoksa o senaryodaki kahraman mı?


Benim yaşadığım durum da , o roman ya da senaryodaki kahraman gibi olay ve duyguların sarmaladığı ruh halinde olmayı tercih etmemden kaynaklandı. Blog yazmak vs. anlamsızlaştı 2 yıl kadar:)

Şimdi de o kadar anlamlı olmasa bile, bana gelen sorular, mailler vs. ile  zaman zaman kısa yazılar yazabilirim diye düşünüyorum burada.

Çünkü zaten bloğu açmamdaki ana fikirin altını dolduracak yeterince şey yazdım. Şimdi sadece "soruları alalım"  aşamasına geldik diyebilirim.

Geçen  gün eski kölelerimden biri  yıllar sonra bana mesaj yoluyla şunu söyledi : " Benim için  köle efendi ilişkisi artık anlamını kaybetti, ama sizi hep içimde taşıyorum,bizimki özel bir ilişkiymiş, bir romandan çıkmış gibi hissediyorum o zamanları anımsayınca"  dedi.

Yanıtım şu oldu: Benim her zaman söylediğim şey "köle efendi ilişkisi" kısmında kölelik ya da efendilik değil İLİŞKİ kelimesine odaklanmak gerekir .İlişkiyi aranızda çok iyi kurduysanız, köle ve efendi konumlandırması da anlamlı olur. Yok eğer ilişki anlamsızsa, kölelik ve efendilik de saçma bir hal alıyor.

Karşılıklı anlam ifade eden, ortak bir öyküyü yazmaya  cesaretlendiren , eşsiz, biricik, kendi içinde sınırsız ve özgür bir ilişkiyi kurarsanız köle efendi boyutu da, isterseniz romantik aşık boyutu da cok güzel akar gider. Bu nedenle köle efendi ilişkisi dedigimizde ilk iki kelimeye değil, son kelime olan ilişki kelimesine odaklanmayı tavsiye ediyorum.

Sevgiler
REDDOMINUM

23 Mayıs 2015 Cumartesi

Efendi sosyal ilişkilerinde nelerden nefret eder?

Zaman zaman hala mailler geliyor. "yazmaya devam etmelisiniz" vs. seklinde.

Bugün bloguma baktım ve eskiden basladıgım fakat "taslak"lara kaydettiğim bir yazıma rastladım. Onu yayınlamak istedim.
-----
"Efendinin güçlü, sogukkanlı, bilge yanlarının altındaki  aslında güclüklerle ugrasmak durumundaki bir "gizli yüz"ü oldugunu bir çok yazımda anlattım. Kole olmak bu anlamda Efendi olmaktan daha kolay diye bir çok kez belirtmiştim.
Efendinin sosyal ilişkilerinde de, kole efendi ilişkisinin alışkanlık ve  refleksleri vardır. Bu nedenle, bir efendi biriyle arkadas oldugunda  çekilmez bir adam olabilir. Zira, her türlü ilişkisinde erdem bekler, ya da karsısındaki erdemsiz olsa bile ilişkinin iyi yürümesi ve ilişkinin erdemini kontrol altında tutmak ister. Bu nedenle bir efendi kolesiyle olan ilişkisi dısındaki sosyal ilişkilerinde  bazı seylerden nefret eden bir adamdır.

6 Aralık 2014 Cumartesi

İsmimin rengi RED

Uzun bir aradan sonra merhaba....Geçenlerde bir sayfa buldum internette. Sacma sapan testlerden biri işte. İsim renginizi cikariyor. Benimki ne cikti dersiniz? RED:))..Bunu gorunce blogumu anımsadım ve buraya yazayım bunu dedim...:)


Buradan yola çıkarak insanın doğuştan getirdiği, değişmeyen bazı özellikler olduğunu tekrar anımsadım. İçe dönüklük, adrenalin bağımlılığı, otoriterlik, başarıya odaklanma, hakimiyet kurma hissi, itaat etme hissi vs.

Arada bir blogdan bana  "acaba submissive miyim?" vs. gibi soru soran sevgili okurlarımın bilmesi gereken şey bu. İçinizde bu şey ya vardır ya yoktur. Arası yok. Varsa bazen bunu kabul etmekte zorlanabilirsiniz bu cok normal. Zamanla submissive oldugunuzu kabul etmek sizin buna ne kadar hazır oldugunuza baglı. Bazı okurlarım benimle yaşadıkları şeyleri paylaşıyorlar email üzerinden... Birçoğunda kendini eskiden mistress ya da efendi sandıklarını fakat bir süre sonra  aslında ne kadar submissive olduklarını farkettikleri yazıyor...

Ruhunuzun temel güdüleri hep aynıdır ve değişmez. Sonradan ogrendiginiz şeyler icinizde yoksa cok da bir şey ifade etmez. Mesela paraşütle atlamayı sonradan ogrenebilir ve atlayabilirsiniz fakat cocuklugunuzdan beri parasütle vs. atlama yapmak gibi güdülere  sahip değilseniz asla maceracı bir ruha sahip degilsinizdir...bunun gibi...

25 Nisan 2014 Cuma

DELİLİĞİNİZ SİZİN AYNANIZDIR


İnsan varlığı deliliğe gönderimde bulunmaksızın anlaşılamaz. İnsan deliliği özgürlüğünün
sınırı olarak içinde taşımaksızın insan olamaz” (Jacques Lacan)

(Uzunca bir aradan sonra tekrar merhaba. Neden yazmıyorsunuz diye gelen maillerden sonra cidden tekrar yazmak için zaman ayırmam gerektiğini farkettim. Hala BDSM konusunda aynı dengeli, erdemli felsefede duran insanların oldugunu gormek beni tekrar yazmaya motive ediyor. Teşekkürler -- RedDominum)

Hiç sıradışı bir hissiniz, ya da herkesten gizlice yaptığınız delice(!) bir şeyden dolayı kendinizden şüphe ettiniz mi?

Ya akıl sağlığım yerinde değilse diye kendinize endiseyle baktınız mi? Başka insanların yapmadığı ya da hissetmediği (En azından öyle olduğunu sanıyoruz) şeyleri hissediyor ya da yapıyor olmak sizde nasıl bir his yaratıyor? Deliliğe yakın bir his mi? Normal değilim ben mi diyorsunuz kendinize? Ya da benim kadar kendinizi sorgulamadan her türlü sıradışılığınızla barışık mısınız?

Öncelikle iyi haber...

21 Kasım 2013 Perşembe

İtaat Bağlarına Göre Köle Türleri ve İdeal Köle Hakkında

KÖLE İLE EFENDİ ARASINDA NE TÜR BAĞLAR VARDIR?
Birçok kadın okurum bana mesaj yazmaya devam ediyor. Özellikle efendileri ya da efendisi olmasını hayal ettigi erkek arkadasları  ya da kendi içlerindeki itaat hisleri konusunda bana danışıyorlar. Güzin Abla gibi hissettiğim olmuyor değil:)

Bu soruların sahiplerine fikir vermek adına  itaat bağlarını yazmaya karar verdim. Cok bilinen literatürde de geçen kavramları bir anımsatmakta yarar var. Literatür derken BDSM literatürü degil gayet modern sosyoloji literatüründen sözediyorum:)









Gelelim yazımıza....

Efendinin Otoritesi ve Kölenin İtaati

Uzun zamandır yazmadım. Yoğunluk ve bir geçiş dönemi diyebiliriz özel hayatımda...Ama kafamda blog icin notların hep var. Yine her zamanki doğaçlama tarzımla bunları yazıya dökmeye çalışacağım. Genelde geceleri yatmadan önce zaman ayırabildigim icin yine biraz hızlı ve genel olacak bu da sanırım.

Gelelim yazımıza.... Bu yazıda İtaat ve Otorite kavramından sözedeceğim.










9 Eylül 2013 Pazartesi

Herşey Seks Mi?



İçlerine sinmeyen  bir takım  ilişkiler hakkında konuşulurken bazı kişilerin şu yorumları yaptıgını biliriz.
 
- “olaya sadece seks gözüyle bakıyor”
-“İçinde duygu olmayan bir ilişki”
-“Hayatta herşey seks değil”
-"Sürekli seksten söz ediyor"
BDSM gözlüğüyle (Elbette ki RED DOMINUM’un subjektif gözlüğüyle) baktığımızda ise  bu yaklaşımları şöyle analiz edebilirim.

3 Eylül 2013 Salı

Kücük Öyküler 1: Köleliğe Kabul

Sevgili blog takipçilerinden gelen sitemler sonucu  yazacak konuları netleştirmediğimden dolayı en azından küçük anektodlar ve öykülerle köle efendi ilişkisini aktarmaya karar verdim.

Ana yazılarım oluşana kadar küçük öyküler size renk katabilir diye düşündüm. Bir de "Seks yazın yaaaa" diyen bir okurum vardı. Bir parça onu da mutlu eder belki bu yazdıklarım. Kimbilir:)))

Yazılarımı kısıtlı zamanlarda aceleyle yazdığım için yazım hatası sayılmayacak ama "tashih" dediğimiz tapaj hatalarımı hoş göreceğinizi biliyorum. Yazıp sonra bir de düzeltmekle uğraşamıyorum....

İlk öyküm,  köle seçen bir Efendi'nin doğru köleyi bulduğu an'a ilişkin bir küçük öykü...Uzatılabilecek daha da keyifli hale getirilebilecek bir konuydu. Fakat uzatırsam küçük öykü olma mantığı  nerede? diyecektik. Kısa bir film karesi diye okuyun bence sadece...Umarım beğenirsiniz.


13 Ağustos 2013 Salı

Kadının baştançıkarıcılık gücü ve Efendi Olmak

Efendinin kendini kadının gücüne teslim olmamakla tanımlamasından sözedeceğim bu yazıda.

Doğru duydunuz. Kadının gücü... "Reddominum çıldırmış olmalı , kadının güçlü olduğunu yazıyor"  falan diye düşünmeyin acelecilik edip:))

Bu yazıda kadının doğasında taşıdığı  ve her an kullanımda olan (dursa ve birşey yapmasa bile) BAŞTANÇIKARICILIK GÜCÜ'nden sözedeceğim. Efendinin de bu güç karşısındaki duruşuna dair çıkarımlarımı aktaracağım..

Baştançıkarıcılık deyince akla hemen herkesin lise ya da üniversitede okuduğu  , Danimarkalı yazar Soren Kierkegaard'ın "baştançıkarıcının günlüğü" kitabı akla gelebilir. Oysa bu yazı tam da Kierkegaard'ın tersi görüşler içeriyor. Kierkegaard aşığın sevgili adayını nasıl baştan çıkarması gerektiğinin teorisini yazmış. Oysa ben baştancıkarma gücünün ne bela bir şey olduğunu ve ilişkilerin düzenini nasıl bozduğunu yazacağım.

2 Ağustos 2013 Cuma

Efendinin İç dünyasından Köle Efendi İlişkisi..yazılmamış bir yazı üzerine notlar




Bu yazıyı okurken bu müziği de dinlemelisiniz.

Şimdiye kadar hep onun yazdıklarından dinlediniz hikayenin içsel boyutunu. Ben özellikle iç dünyamı yansıtmamaya gayret edip felsefenin ve mantıgın ve de ilişkilerin dünyasından yazdım..

Belki artık oına bir gorev verdigimde, beni utandırdıgında,  benim yanımdayken, yanımda degilken, gülerken, aglarken, kırbacımı yerken, utangaçça cocukca gülümserken, küçük şeytan gibi birşeyleri benden saklarken,  ben bin türlü sorunla boğuşurken  onu da aynı zamanda taşımaya çalışırken iç sesimdeki öykü, film kareleri, hisler nelerdi? bunları hiçkimse duymadı henüz...

Belki bir gün bir yazı yazarım. Bu kez de Efendi'nin iç dünyasında neleri yaşadığını okursunuz belki de...yazının başlığı da "Bir Köle , Bir Aşk" olur sanırım....

Bu yazıyı yazarken sanırım şunu dinlerim. Donizetti Bey'den Elixir of love 'ın "Uurtna Fiva Lagrima "  parçası....

Evet bu yazıda nelerden sözederdim? Mesela, başlarken nasıl bir ruh halinde onun kölelik istegini kabul ettim?

25 Temmuz 2013 Perşembe

Muzik ve bdsm...Bazen ses koku gibidir, ruhunuza işler

Bu parçayı dinleyip gözleri kapatmak kimilerine iyi gelebiliyor...

http://www.youtube.com/watch?feature=player_detailpage&v=o-bBIqPQlKI

16 Temmuz 2013 Salı

ZORLUKLAR HAKKINDA

THKP-c önderi devrimci, Mahir Çayan'ın  sık kullandıgı bir söz vardır. "Devrim yolu engebeli , dolanbaçlı ve de sarptır" der.  Şimdi diyorsunuz ki Reddominum gezi olaylarından gaza(biber gazı) geldi ve thkpc'nin kesintisiz devrim kuramına giriş yapacak .Hayır ! Sadece cok istenilen bir seye dogru ilerlerken , karşımıza büyük zorluklar cıkar hep.  Şöyle bir kendinize sorun: Hayatta neyi çok istedim de hemencik oluverdi. Bazı şeyler basittir ama kolay degildir. Bakın tekrar ediyorum, aslında öyle basittir ama hiç de kolay degildir.











10 Temmuz 2013 Çarşamba

Venedik Taciri ve Efendi'ye Teslimiyet

Shakespeare'in çok sevdigimi ve çağının ötesinde büyük bir şair olarak bende özel bir yeri olduğunu belirtmem gerekiyor.

En sevdigim oyunlarından biri Venedik Taciri. 2 farklı yorumunu devlet tiyatrosunda izlemiştim. BDSM ile  Sheaspeare'in ne ilgisi var demeyin şimdi.


 Çok ilginizi çekecek ve seveceğiniz bir repliği paylaşacağım bu oyundan sizinle....



3 Haziran 2013 Pazartesi

DİRENİŞ DENİLEN ŞEY DAYANIŞMAYI ÖĞRENMEKTİR





Direnişin gerçek anlamı DAYANIŞMA'dır.

Her düşünceden her fikirden vatandaşın sokaktaki birlikteliği inanılmaz!

Birbirimize su, ilaç, el uzatmaktır yani dayanışmadır aslolan.

Direniş bazen kısa vadeli kazançlar için değil  hatta çoğu kez , "bir aradalık" hissi ve dayanışma ruhunu öğrnmek için uzun vadeli kazançlar için yapılır.

Direniş denilen şey, dayanışmayı öğrenme yolculuğudur.

 

29 Mayıs 2013 Çarşamba

Genlerdeki İtaat İzi ve Zorlanmanın Tarihi


Liseli kızlar hayattan bezmis liseli erkekleri neden begenmezler düsündünüz mü? Hatta "hayat cok anlamsız ve sıkıcı" modunda gezen bu liseli erkekleri ayıplarlar . Bu erkekler için "Gencecik onunde koca bir hayat olan bir erkek nasıl bu kadar vurdumduymaz ve hayattan bezmiş durumda olabilir ?" diye düsünebilirler.

Ya da bırakın bunu , liseli genç kızlar neden liseli erkeklere değil de daha çok yetişkin ve hayata karışmış erkeklere hayranlık duyup onlardan etkilenirler genelde?

Sizce neden olabilir?? Bu yazımda buradan çıkıp kölenin neden zorlanmayı sevdiği ve itaatin kökleri üzerine fikirlerimi yazacağım sevgili blog okurlarım..




.

28 Mayıs 2013 Salı

Submissive Kadınların 2 Türü



Öyle ya da böyle özünde bir submissive kadın submissive'dir. Bu anlamda submissive kadınların bir farkı yok.


Önemli olan bir submissive kadının , kendi içinde barındırdığı itaatkar ruhla olan ilişkisidir.

İşte tam bu noktada itaatkar ruhlu kadınları gayet rahat iki kategoride değerlendirebilirim. Bu yazıda bunlara değineceğim...




7 Mayıs 2013 Salı

Submissive'ler ve saçmalamalar üzerine beyin fırtınası

Saçmalamayan submissive ifadesi bir oksimoron'dur. Doğası gereği saçmalıklara açık olur.

 Neden mi? Cunku eger bir insan submissive ise , hele ki efendi kole ilişkisine girmiş ya da hazırlanıyorsa zaten toplumsal olarak sunulan alternatif ve perspektiflerin dışında şeyleri deneme cesareti taşıyan biridir.

Denedikçe kendinde gelişen, "aman ne olur ki?"  ya da "benim yeni normalim bu, hiçbirşey konsunda kendimi sınırlamamak" seklindeki refleksine  yenik düşer sürekli.

22 Mart 2013 Cuma

ŞEYTAN VE TANRININ SAVAŞI

Bugün iyi tanrıyla kotu tanrı arasındaki mücadeleyle ilgili düsüncelerimi yazacagım. Blogla ne ilgisi var bilmiyorum. Unutmamak için fikrimi bir yere not almam lazımdı , karsımda pc acık olunca bloga yazayım dedim.
Lucifer

ŞEYTAN (Lucifer) yani kötü tanrı  ile RAB, İLAH, ALLAH, LORD diye anılan iyi tanrı arasındaki ilişkiye gelelim.


Şimdi icinde TANRI lafı gecen herseye gece fazla kurufasulye yemişcesine osurarak tepki verenlere bir acıklama yapayım. Şeytan tanrı degildir falan diye osurmaya başlayabililer yazımı okurken....

Bugün bildigimiz şeytan kavramı cok yenidir. Yani 3000 yıl önce Tevratı yazan kişilerin yarattıgı bir kahramandır. Ondan 1000 yıl sonra da İsa'nın sozettiği ve  Ondan da 550 yıl sonra Muhammedi'lerin kitabında yazdıkları seytan vardır. Bildigimiz populer seytan bu bestseller kitaplardan okudugumuz ve hayal ettigimiz birşey.